Dört
doğum yedi çocuk nasıl olur ? Matematik problemi gibi görünen bu olay benim
genlerimde mümkün …….
Şöyle de anlatabilirim . Dört Dayım , iki teyzem
var . Sadece en büyük dayım Hayati tekil dünyaya gelmiş . On yıl sonra Nezihe
Teyzem ve Zekai Dayım . Altı yıl sonra Meliha Teyzem ve İhsan Dayım ve beş yıl sonra Annem ve Lütfi Dayım … Yani dört dogum
; ilki tek diğerleri bir kız bir erkek
ikiz.Bu şimdiler de olsa Tıp ritaratürüne geçecek bir olay …..
Düşünsenize
o evdeki şenliği ……
Biz İtalyan
aileler gibiyizdir . Hala bugun dahi kalabalık sofraları iste bu özelligimizden
çokkkkkkkkk severiz ……………………..
****************************************************
1940 –
50 yıllar yedi kardeşli bu ev Bursa da
Altıparmak caddesinin bir üst paralelinde Havra’nın olduğu meşhurrrrr Musevi mahallesinde
.
Günümüzde de
hayli reytingi olan muhittir . Bugün Arap Şükrü meyhaneler sokağıdır . Bir nev – i Bursa nın Asmalı
mescid gibi….
O günlerde
bu yedi kardeşin tamamı bekar ve en ateşli gençlik yılları … Bursa mutasıp ,
genelde milletin birbirini tanıyabilecegi kadar küçük ….
Dedem
aileden kalan bu 3 katlı evde hem merkezi diye ikamet ediyor , hem avukatlık bürosuna yakın diye tercih
ediyor , hemde çocukları yakınında gözünün önünde olsun istiyor .
Annem en
küçük ikizler den olduğundan hayal mayal anımsar . Ama teyze ve dayılarım dan
bu alemin hatıralarını dinlemeye hala bayılırım …..
En buyuk
dayım ( tek olan ) en çapkınıymış J
Ilık
gecelere denk gelen Ramazan akşamları bahçedeki çardağın altında meşk ederlermiş …. Hemde konu komşu .
Havranın yakınlıgı malum , genelde komşuları Musevilermiş . Elda
, Moris , Luis , Vivet , Avi , Haim , Estel
bizimkilerin kankasıymış .
Bu kişiler
o dönemde ekonomik krizden haylice etkilenmiş ve oldukça yoksullarmış . Bir çoğu İpek – iş , Merinos gibi tekstil
fabrikalarında çalışırlarmış .
İftar
bitimini bekleyip sonrasında bizimkilerin
evinde toplanırlarmış . Avi ud , Dayım keman , Haim kanun çalar bizimkiler de
ellerine geçirdikleri her türlü perkisyon aleti ile ritmlerle eşlik ederlermiş . Elda nın sesi
Hamiyet gibi oldugundan hatta ona Hamiyet ELDA derlermis …2. numaralı Dayım da
muhteşem bir sese sahipmiş . Oyle eğlenir oyle şenlenirlermiş ki : bu muhteşem konserler sahura dek sürermiş
…..
Bazı geceler
‘’ Bu ne güzel musiki konseri ‘’ diye kapıya gelen Haham efendi de konuk
olurmuş ….
…………………………………………..
Tam olarak
hangi yıl bilemiyorum . Ama Musevilikte
en kutsal günlerinden biri , nerdeyse 26 saat oruçlu olarak geçirdikleri tek
gün olan Yom Kippur ve Ramazan aynı tarihlere denk gelmiş ….
Roşaşana nın
( Musevilere göre Yeni Yıl ) 9 .
günü güneş batmadan 1 saat önce başlayan
bu oruç ertesi akşam güneş batımında Sinegogta Sofar çalana dek sürer . Bu oruçta
26 saat boyunca yasaklar :
*Yemek yemek ve
içmek
* Yıkanmak
* Parfüm sürünmek
* Cinsel münasebette bulunmak
* Çalışmak
* Ateş yakmak
* Yıkanmak
* Parfüm sürünmek
* Cinsel münasebette bulunmak
* Çalışmak
* Ateş yakmak
…………………………………………………
Yani eglenmek yasak degil J
O günde ; güneş batmadan oruca başlayan
Museviler evlerinde , Sinagog ta ibadetlerini yaparken bizimkiler iftar
yapmışlar . Ehhh gece uzun ve ilerleyen saatlerde bizimkiler kendi aralarında
geleneksel eğlencelerine başlamış ….
Sesleri etrafa yayılmış olmalı ki ; kapı tıklamış Elda : ‘’ gözlerin hayran
bakarmış , görmeyip ısrarımı ‘’ şarkısını söyleyerek avluya süzülmüş . Hopppp
arkada Avi ve kardeşi Estel , arkadan Moris derken bu gençler yine aynı keyifle
toplanmış .
Musevi dostların o gece de devam eden oruçlarından dolayı
bizimkiler yanlarında birsey yiyip – içmek istememişler .
Bu duruma çözüm basittir . Yukardaki sofa da sigara ,
çay – kahve ihtiyacı giderirler . Ve yine bahçeye çardağa inilip konsere devam
edilir ………
Haham efendinin de aynı mahallede oturması bir
otoritedir . O gece Musevi gençler seslerinin duyulma ihtimaliyle daha usul
davranmaya çalışırlar .
Fakat hemen hepimizin bildiği üzre şöyle bir
psikoloji vardır . En bastırılan anlarda daha çok patlar COŞKULAR ! Mesela okulda
en ters hocanın dersinde gülme krizi tutması gibi bişey ……..
Coşku o gece tavan yapmış. Gecenin 03 . 00 civarında
geçen Ramazan davulcusu da bizimkileri duyup Telgrafın Tellerine Kuşlarmı Konar
şarkısına ritim tutunca olay sokağa taşmış … Bu genç kalabalık Ramazan
davulcusunu bile o gece yoldan çıkarmıştır . An itibariyle şarkılar ve danslar
sokakta ve pencerelerden beline kadar
sarkmış komşuların alkışlarıyla şenlik boyutu kazanmıştır .
Ve dikkatler kukuletalı, gece entarisiyle kapı önüne çıkan Haham Efendiye yönelmiş ……………….
Bu hoş görülü adam herkesten çok
alkışladığı tesbit edilince ; iş köşe başından start alan halaya kadar gitmiş J
Hatta bu hosgörülü adam ‘’ gençler ibadetlerini birlik ve neşe içinde tam yapıyor
‘’ diye Sinagog ta YOM KİPPUR
duaları sırasında şükür eder …………………….
O gün bizimkiler ve Musevi dostlar oruçludur . Ve iftar saati ile Yom Kippur son
bulması nerdeyse aynı dakikalara denk gelmektedir . Bizde akşam ezanı okunurken
Sinagogta orucun bitimini haber veren Sofar calacaktır .
Elbette o çardağın altına
kocamannnnnnn İftar sofrası kurulur . Bala batırılan
elma ile oruç açan
menekşe gözlü Elda , zeytinle oruç açan en büyük dayım Hayati Beyin
aralarındaki elektriklenme kaçınılmazdır ………………J
Bu kez isi garantiye alıp davulcu Mustafa ve
hatta arkadaşı gırnatacı Recep te bu
iftarda hazır bulunmuştur . İftar sonrası Hep birlikte o şahane orkestra
eşliğinde şarkılar söylenir …
………………………………………………………..
Üstelik bu Muazzam dostluk sadece Ramazan geceleri boyle
coskun degildir .
C.tesi akşamları Şabat tan dolayı ateş
, elektrik vs ellemeyen Musevilerin radyoda 19 . 15 teki Zeki Müren
konserlerini kaçırmamak için yedi kardeşli bu eve doluşmaları ayrı bir
gelenektir adeta …..
Taaaa
ki İsraile 50 li yıllar da çoğunun göç
etmesine kadar ….
********************************************************
En büyük dayım o yılları anarken
çok gizemli iç çeker , gözlerini hüzünle kapar ve :
Menekşe gözlerinde hiç vefa yokmuş …….
Şarkısını söylerdi ….
Ahhhhh ELDA ahhhhhhhhhhhh ………………….
******************************************************
Ayrıca birbirlerine bu kadar özenli insanların
;Bayram coskularını düşününüz . Kıskanmamak elde degil ! J
Bu hiç yaşlanmayan
insanlara sonsuz saygılarımın mutlak ulaşacagını biliyorum. Ve tüm Musevilerin ‘’Yom
Kippur ‘’ bayramını içten kutluyorum …
2 yorum:
bu yazıyı okurken aklıma Bilge Nathan'ın hikayesi geldi.Üç yüzükten hangisi gerçek bilmiyoruz ama Dünyanın dört bir yanında yaşamış yahudiler ermeniler ve rumlar bazıları kötülese bile içten içe bizim onları özlediğimiz gibi onların da bizi özlediğine eminim. Türkiyedeki çeşitliliği seviyorum.
'' Türkiye'deki çeşitlilik '' tanımı harika . Yazı kendini ifade etmis demek ki :) Tesekkurler Saliha'cım :) Sevgiler ...
Yorum Gönder