7 Ekim 2011 Cuma

TÜM MUSEVİ DOSTLARIN '' YOM KİPPUR '' BAYRAMI KUTLU OLSUN



       Dört doğum yedi çocuk nasıl olur ? Matematik problemi gibi görünen bu olay benim genlerimde mümkün …….
         Şöyle de anlatabilirim . Dört Dayım , iki teyzem var . Sadece en büyük dayım Hayati tekil dünyaya gelmiş . On yıl sonra Nezihe Teyzem ve Zekai Dayım . Altı yıl sonra Meliha Teyzem ve İhsan Dayım ve beş  yıl sonra Annem ve Lütfi Dayım … Yani dört dogum ;  ilki tek diğerleri bir kız bir erkek ikiz.Bu şimdiler de olsa Tıp ritaratürüne geçecek bir olay …..
      Düşünsenize o evdeki şenliği ……
      Biz İtalyan aileler gibiyizdir . Hala bugun dahi kalabalık sofraları iste bu özelligimizden çokkkkkkkkk severiz ……………………..

****************************************************
      1940 – 50  yıllar yedi kardeşli bu ev Bursa da Altıparmak caddesinin bir üst paralelinde Havra’nın olduğu meşhurrrrr Musevi mahallesinde .
    Günümüzde de hayli reytingi olan muhittir . Bugün Arap Şükrü meyhaneler  sokağıdır . Bir nev – i Bursa nın Asmalı mescid gibi….
      O günlerde bu yedi kardeşin tamamı bekar ve en ateşli gençlik yılları … Bursa mutasıp , genelde milletin birbirini tanıyabilecegi kadar küçük ….
      Dedem aileden kalan bu 3 katlı evde hem merkezi diye ikamet ediyor ,  hem avukatlık bürosuna yakın diye tercih ediyor , hemde çocukları yakınında gözünün önünde olsun istiyor .
       Annem en küçük ikizler den olduğundan hayal mayal anımsar . Ama teyze ve dayılarım dan bu alemin hatıralarını dinlemeye hala bayılırım …..
       En buyuk dayım ( tek olan ) en çapkınıymış J
       Ilık gecelere denk gelen Ramazan akşamları   bahçedeki çardağın altında  meşk ederlermiş …. Hemde konu komşu .
       Havranın yakınlıgı  malum , genelde komşuları Musevilermiş . Elda , Moris , Luis , Vivet , Avi , Haim , Estel  bizimkilerin kankasıymış .
       Bu kişiler o dönemde ekonomik krizden haylice etkilenmiş ve oldukça yoksullarmış .  Bir çoğu İpek – iş , Merinos gibi tekstil fabrikalarında çalışırlarmış .
       İftar bitimini bekleyip sonrasında  bizimkilerin evinde toplanırlarmış . Avi  ud ,  Dayım keman , Haim kanun çalar bizimkiler de ellerine geçirdikleri her türlü perkisyon aleti ile  ritmlerle eşlik ederlermiş . Elda nın sesi Hamiyet gibi oldugundan hatta ona Hamiyet ELDA derlermis …2. numaralı Dayım da muhteşem bir sese sahipmiş . Oyle eğlenir oyle şenlenirlermiş ki  : bu muhteşem konserler sahura dek sürermiş …..
     Bazı geceler ‘’ Bu ne güzel musiki konseri ‘’ diye kapıya gelen Haham efendi de konuk olurmuş ….
      …………………………………………..
      Tam olarak hangi yıl bilemiyorum .  Ama Musevilikte en kutsal günlerinden biri , nerdeyse 26 saat oruçlu olarak geçirdikleri tek gün  olan Yom Kippur ve Ramazan aynı tarihlere denk gelmiş ….
     Roşaşana nın  ( Musevilere göre Yeni Yıl ) 9 . günü  güneş batmadan 1 saat önce başlayan bu oruç ertesi akşam güneş batımında Sinegogta Sofar çalana dek sürer . Bu oruçta  26 saat boyunca yasaklar :

*Yemek yemek ve içmek
* Yıkanmak
* Parfüm sürünmek
* Cinsel münasebette bulunmak
* Çalışmak
* Ateş yakmak
…………………………………………………
  Yani eglenmek yasak degil J
  O günde ; güneş batmadan oruca başlayan Museviler evlerinde , Sinagog ta ibadetlerini yaparken bizimkiler iftar yapmışlar . Ehhh gece uzun ve ilerleyen saatlerde bizimkiler kendi aralarında geleneksel eğlencelerine başlamış ….
  Sesleri etrafa yayılmış olmalı  ki ; kapı tıklamış Elda : ‘’ gözlerin hayran bakarmış , görmeyip ısrarımı ‘’ şarkısını söyleyerek avluya süzülmüş . Hopppp arkada Avi ve kardeşi Estel , arkadan Moris derken bu gençler yine aynı keyifle toplanmış .
  Musevi dostların o  gece de devam eden oruçlarından dolayı bizimkiler yanlarında birsey yiyip – içmek istememişler .
 Bu duruma  çözüm basittir . Yukardaki sofa da sigara , çay – kahve ihtiyacı giderirler . Ve yine bahçeye çardağa inilip konsere devam edilir ………
 Haham efendinin de aynı mahallede oturması bir otoritedir . O gece Musevi gençler seslerinin duyulma ihtimaliyle daha usul davranmaya çalışırlar .
 Fakat hemen hepimizin bildiği üzre şöyle bir psikoloji vardır . En bastırılan anlarda daha çok patlar COŞKULAR ! Mesela okulda en ters hocanın dersinde gülme krizi tutması gibi bişey ……..
Coşku  o gece tavan yapmış. Gecenin 03 . 00 civarında geçen Ramazan davulcusu da bizimkileri duyup Telgrafın Tellerine Kuşlarmı Konar şarkısına ritim tutunca olay sokağa taşmış … Bu genç kalabalık Ramazan davulcusunu bile o gece yoldan çıkarmıştır . An itibariyle şarkılar ve danslar sokakta ve pencerelerden  beline kadar sarkmış komşuların alkışlarıyla şenlik boyutu kazanmıştır .
              Ve dikkatler  kukuletalı, gece entarisiyle  kapı önüne çıkan Haham Efendiye yönelmiş ……………….
              Bu hoş görülü adam herkesten çok alkışladığı tesbit edilince ; iş köşe başından start alan halaya kadar gitmiş J
            Hatta bu hosgörülü adam  ‘’ gençler ibadetlerini birlik ve neşe içinde  tam yapıyor  ‘’ diye  Sinagog ta YOM KİPPUR duaları sırasında şükür eder …………………….
            O gün  bizimkiler ve Musevi dostlar  oruçludur . Ve iftar saati ile Yom Kippur son bulması nerdeyse aynı dakikalara denk gelmektedir . Bizde akşam ezanı okunurken Sinagogta orucun bitimini haber veren Sofar calacaktır .
         Elbette o çardağın altına kocamannnnnnn İftar  sofrası  kurulur . Bala batırılan
elma ile oruç açan menekşe gözlü Elda , zeytinle oruç açan en büyük dayım Hayati Beyin aralarındaki elektriklenme kaçınılmazdır ………………J
        
           Bu kez isi garantiye alıp davulcu Mustafa ve hatta arkadaşı gırnatacı Recep te  bu iftarda hazır bulunmuştur . İftar sonrası Hep birlikte o şahane orkestra eşliğinde şarkılar söylenir …
       ………………………………………………………..
          Üstelik bu  Muazzam dostluk sadece Ramazan geceleri boyle coskun degildir .
         C.tesi akşamları Şabat tan dolayı ateş , elektrik vs ellemeyen Musevilerin radyoda 19 . 15 teki Zeki Müren konserlerini kaçırmamak için yedi kardeşli bu eve doluşmaları ayrı bir gelenektir adeta  …..
     
       Taaaa ki İsraile 50 li yıllar da  çoğunun göç etmesine kadar ….
********************************************************
            En büyük dayım o yılları anarken çok gizemli iç çeker , gözlerini hüzünle kapar ve :
      Menekşe gözlerinde hiç vefa yokmuş ……. Şarkısını söylerdi ….   
      Ahhhhh ELDA ahhhhhhhhhhhh ………………….

 ******************************************************
 Ayrıca birbirlerine bu kadar özenli insanların ;Bayram coskularını düşününüz . Kıskanmamak elde degil !   J
Bu hiç yaşlanmayan insanlara sonsuz saygılarımın mutlak ulaşacagını biliyorum.  Ve tüm Musevilerin ‘’Yom Kippur ‘’ bayramını içten  kutluyorum …
   

2 yorum:

Saliha dedi ki...

bu yazıyı okurken aklıma Bilge Nathan'ın hikayesi geldi.Üç yüzükten hangisi gerçek bilmiyoruz ama Dünyanın dört bir yanında yaşamış yahudiler ermeniler ve rumlar bazıları kötülese bile içten içe bizim onları özlediğimiz gibi onların da bizi özlediğine eminim. Türkiyedeki çeşitliliği seviyorum.

onlinederya dedi ki...

'' Türkiye'deki çeşitlilik '' tanımı harika . Yazı kendini ifade etmis demek ki :) Tesekkurler Saliha'cım :) Sevgiler ...