25 Mart 2014 Salı

HUNGER GAMES in TURKEY

    
     Hernekadar bilim kurgu romanı sevmesemde Suzanne Collins’in  ‘’Hunger Games ‘’ serisine gözatmışlığım vardır…. Collins'in ilham kaynağı, televizyon seyrederken bir kanalda reality show; diğer kanalda Irak işgalini görmesiymiş…
   Sinemaya uyarlanmasıyla  hayli ses getiren HUNGER GAMES  serileri izlemeye değerdir.
    İlk seriyi izlediğimde dawn olmuştum.Fakat bu yıl hele de Gezi Parkı Devri sonrasında , 2. Seri film bana o çok şey söyledi …. A-TE-Şİ   YA-KA-LA-MAK ….
    Filmi ilk izlediğim dakikadan beri bu duygumu birkaç kişiyle paylaştım . Kafamda hep yazayım istedim . Son dönem olanları görünce bu kez durmam imkansızlaştı .
   Aslında konu tamamen kurgusal.Panem adlı  bir ülke , The Capitol başkent….
     Panem'de, oniki bölgede yaşayan halk, ‘’zengin’’ ve refah düzeyi çok yüksek Capitol şehri tarafından yönetilmektedir. Açlık Oyunları, her yıl düzenlenen bir tv yarışmasının adıdır. Oniki bölgeden , biri kız -biri erkek olmak üzere 12-18 yaş arası ÇOCUKLARDAN seçilen 24 yarışmacının, tek kişi kalana kadar birbirini öldürdüğü bir oyundur…
  Ütopik ülkenin,ütopik oyunu olan bu kurguda  aslında distopik ve en gerçek olay ÖLÜMDÜR!
      Vurgusu feci sekilde altı çizilmiştir . Başkan Snow’un kontrolsuz ve acımasız ruhuyla başetmeye çalışan,aynı zamanda hayatta kalma mücadelesiyle hırpalanann Katniss ‘in hikayesi …

     
1.seride kazanan bu ‘’GENÇLERE ‘’ öfkelenen Başkan Snow  75. yılını kutlayacak Açlık Oyunları'nda, 25 yılda bir düzenlenen Çeyrek Asır Oyunları'nın (Quarter Quell) üçüncüsünün yapılacağını duyuracaktır. Galibiyetinin tadına dahi varamadan yeni bir hayatta kalma mücadelesine sürüklenen Katniss bu kez Açlık Oyunları'nın en yeteneklileri ve zekileri arasında hayatta kalmak için savaşacaktır.Yani anlayacağınız Başkan gençliğin başaran sembolü Katniss’ı eninde sonunda yok etmeyi kafaya koymuştur.Zafer turu sırasında ,oyunlarda ölenlerin ailerinin isyanını bastıran acımasız güvenlik güçleride cabası !!!Hologram görüntülerdeki ölen oyuncuların sahneleri gelde isyan etme dedirtiyor.
    S.Collins esinlendiği savas ve show programı bağlantısını düşününce harika bir kurgu diyoruz.Film dünyada hasılat rekorları kırdı.Oyuncuları basta J.lawrence olmak üzre birçok ödül aldı.İnanılmaz pahalı bir prodüksiyon.
   Kafamı kaldırıp bakınca valla gerek yok o kadar masrafa diyorum . Koy kamerayı memlekete oooooo GAMES’in alası bizde . İsyanlara gelince iki ağaç yüzünden patırtı çıkardınız diye koca bir ulus dayak yedik ! Hala iki ağaç demiyorlarmı o Ethem Sarısülük,Abdullah Cömert,Mehmet Ayvalıtaş,Mustafa Sarı,İrfan Tuna,Ali İsmail Korkmaz ,Berkin Elvan  ve nicelerine inannamıyorum.Allah aşkına bu oyun değil ÖLÜMMMMM!!!!!Varsa öte dünyadan  hologram mologramda olsa bir özlem giderme yolu, bırakın yaşayanları asıl onları ışınlayında görelim .

     Film arasında dayanamayıp yanımda oturan ve hiç tanımadığım 20 li yaşlarındaki kıza sordum : ‘’Gezi Parkı Eylemleri  gibi değilmi ? ‘’ … Kız : Olabilir ama roman çok önce dedi .Doğru haklı .
     Ama Aysel Gürel ‘de ‘’Bu dünya ne sana ne bana kalmaz.Sultan Süleymana kalmadı böyle hiçbir kitap yazmaz ‘’dediğinde 80’li yıllardı . Bazı insanlar sosyolojiyi çözmüş.Toplum psikolojisini önceden okuyor . Aysel Gürel ,Suzanna Collins gibi insanlar üst seviyede sosyologlardır . Ve sadece kendi ülkesine takılmayan,evrensel düşünen dünyalılar ….
     Tam buan Türkiye’nin durumuna bakınca bizim Capitol’de Kapital ayakkabı kutularına istiflenmiş.Özgürlük hakgetire !İletişim ve haber alma hakkımız bile gümlemiş. Ulusun nerdeyse tamamı illegal yolla internet ve dünyanın en önemli sosyal ağı TWİTTER’a bağlanır olduk . Sanırsın HUNGER GAMES’te oyuncuyuz . Ve sanki Başkan Snow TOMA’nın önüne geçen Katniss’e kıl olmuş ,hepimizi gebertiyor . Dünya şok olmuş , nefesler tutulmuş bizi izliyor .Dedim ya o kadar masrafa gerek yok , koy kamerayı çek bizi . Al sana Hunger Games’in tillahı .
   Twitter’ın mavi kuşuna kafayı takıp bu kadar hiddet yapmanın hınçlanmanın anlamsızlığıyla boğuluyorum!!!!!Eminim o mavi kuşa bu denli öfkeye kargalar bile gülüyordur .
    Bu duygu haliyle Suzanne Collins’e kafayı takarmı ?Takar valla . Zira Açlık oyunları serisi şu şekilde devam ediyor.Ateşi yakalamak ve ALAYCI KUŞJ Manidar değilmi ? J
    Bana bu metaforu yaptıran : Filmde Başkan Snow’un hınçından UMUT duygusuna öfkelenişidir aslında! Şu repliği altını çize çize yazmadan geçemiycem .

Başkan Snow: Seneca, sence neden bir galibimiz var?
Seneca Crane: Ne demek istiyorsunuz?
Başkan Snow: Demek istediğim, neden bir galibimiz var? Umut.
Seneca Crane: Umut mu?
Başkan Snow: Umut. Bu korkudan daha güçlü olan tek şey. Biraz umut etkilidir, çok umut tehlikelidir. Bir kıvılcım iyidir, zapt edildiği sürece.
Seneca Crane: Yani?
Başkan Snow: Yani, zapt et.
AMAN TANRIM! Kesinlikle Katniss'ten bahsediyorlar!

    Bu durumda  Katniss ‘den de UMUTLU-Twitter hesaplarımızla adeta ALAYCI KUŞ sürüsüyüz …



    İleri teknoloji devrinde tüm memleketin tamamında yayınlanan ATATÜRK'ten hologram işten bile değil ....

8 Mart 2014 Cumartesi

ÖSTROJEN DAY

      
    
     Öğleden sonraya kadar acayip yoğun olup,sonra kırdım kirişi . Aaaaa gak geldi . Resmen kaçtım . Hemde sinsi sinsi kimseye çaktırmadan J Anında bir program yaptım …. 5 Kadın biraraya geleceğiz ….
    Malum Cuma günü,trafik nedeniyle kendimi erkenden  atttım buluşma yerimiz olan Zorlu  Center’a.Hıııı buarada  ‘’zorlu’’ gunlere ragmen,beyaz Türklerin Center’ı olmayı başarmış bu mekana alışmaya ,sevmeye başladım …
     Zaten kurt gibi aç olan ben , koşa koşa Eataly’nin pasta salonunda aldım soluğu. Offffff aman Tanrım bu ne  harika kalabalık . İtalya’daki şubelerinden daha çok iş yapmıyorsa ben de bişey bilmiyorum . Olağanüstü yemeklerin yanında iki kadehte şarap beni kendime getirdi . Teras kısmında da sigara ve kahvemi içerken artık diğer 4 KADIN’la buluşmaya hazırdım …..

      PSM (Performan Sanat Merkezi ) katına indim . 8 Mart Dünya Kadınlar Günü haftasında ‘’Hürriyet Aile İçi Şiddete Son Kampanyası'nın 10. Yıl Konseri'nde sahneye çıkmak üzere Le Div4s ‘le buluşacağız J

    Denise, Isabella, Vittoria ve Sofia …..


    Salon gayet dolu.O topluluğun portresine bakınca, şu berbat günlerin geride kalacağına kalpten inanıyorum İnsanın içini acayip bir umut kaplıyor .En çok sevindiğim de ; isimleri hepimizce bilinen iş dünyasının ELİT insanlarını görmek oldu ….

    Sahneye ilk, Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı çıktı .Kısa ve öz konuşmasında  ‘’Aile içi şiddete ‘’karşı duruşunda gayet vakur tavrına ,sıcaklıgıda eklenince etkisi salonu sardı... Simsiyah kıyafetiyle gayet şık,fit görünüyordu. Sahneden ayrılmak üzre adımlarını atarken C.Louboutin tabanların kan kırmızısı,adeta şiddeti ayakları altına alan kadın gücüydü ….

    Şef Hakan Şensoy yönetimindeki muhteşem orkestra yerini aldı .

   Ve işteeeeee kıpkırmızı kostümleriyle Le Div4s ….Carmen’le açılışı yaptılar . İnanılmaz güzel kızlar . Ve muhteşem sesler . Harika bir müzik ziyafeti izledik …

     Madem östrojen day . Valla dedikodu yapmadan da geçemiycem . Kızların kostümlerini  beğenmedim.Açılışta giydikleri kırmızı tuvalet . Ehhh işte kırmızının gideri çokturdan gitti . Ama ikinci kostümleri berbat bir frakın elbise olmuş haliydi . Kiiii korkunçtu . O muhteşem vücutlu kızlar birer penguene dönüşmüştü . Üçüncü kostüm ise çok daha beterdi.Açık pembe tuvaletimsi şeyin  arkasındaki kuyruk kızları komik göstermiş. Ayakkabılarının birbirlerinden farklı olması bence çok karakterli bir karar . Ama gel gör ki , o ayakkabılar bir de güzel olaydı keşke L ….

     Düşündüm de moda-trend denince akla  İtalya gelir . Amaaaa sahne başka bir şey işte!Gerçekten tasarım,koreografi üzerine uzmanların çalışması olayı alıp götürüyor.Dünya çapındaki bu dört kadın müzikal anlamda çok üst kişilerden destek almışlar . Fakat görsel açıdan çok zayıflar . Acil olarak Türk tasarım ve sahne-koreograflarına ulaşmalarını tavsiye ederim . Gösteri dünyasında başarımız artık markalaşmalı!!!!Hele kızkıza dans eder gibi birsey yaptılar kiiiiiiii …… Aman aman o an görmemek için gayri ihtiyari gözlerimi kapamışım L Gerçekten yardıma ihtiyaçları var.Bir el atsak keşke .

     Fakat  ses, yorum ve repertuar nefis . Üstelik NİYET böylesi güzel organizasyonun parçası olunca baya bir alışı hak ettiler . Zaten haylide alkış aldılar ….

    Hürriyet Gazetesinin liderliğindeki etkinliğin ana soponsoru Penti . Mavi Jeans co-sponsor, Zorlu Center PSM mekân sponsoru, Borusan müzikal sponsor, Most Production ise organizasyon sponsoru….

    Dört  genç İtalyan Soprano Tarihin en büyük opera bestecilerinin ünlü operalarını yenilikçi bir yorumla seslendiriyor, dünyanın her yerinde büyük kalabalıklara söylüyorlar.
Mozart, Bellini, Verdi ve Puccini’nin en ünlü ve etkileyici parçaları, tabii ki her zaman orijinallerine sadık kalarak, bu dört ses için yeniden düzenleniyor. Repertuarın geri kalanı, orkestra sesli sofistike pop ezgileriyle sunulan ünlü İtalyan ve uluslararası şarkılardan oluşuyor.
    Bu gecenin tüm geliri Hürriyet’in Aile İçi Şiddete Son -7/24 Acil Yardım Hattına aktarılacak . (0212 -656 96 96 )
      Benim içinde çok İtalyan bir Cuma akşamı oldu.Yemeğinden,şarabına,müziğine ve eşlik eden 4 güzel İtalyan Kadın Le Div4s’e  teşekkürler J ….
   8 Mart Dünya Kadınlar Gününü beş kadın kutladık diyebilirim :) Ben ,Denise, Isabella, Vittoria ve Sofia :) Emin olun bütün kadınlar güzeldir . Belle Donne J İnşallah aile içi-dışı-psikolojik-sosyolojik vs vs vs …. Her türlü şiddetin sonu gelir . Ve Dünya Kadınlar Gününü şiddet çağrışımıyla değil, bayram duygusuyla kutlarız.
  Şimdiden mesajımı evrene yazayımda bulunsun J
Buona Festa delle donne del mondo ….
(Dünya kadınlar bayramı kutlu olsun ) ..................................


1 Mart 2014 Cumartesi

''bi küçük Eylül meselesi''




   Harika bir Pazar sabahı ama gel görki bennnnnnnnnnnnnnn feci depresif uyandım . Ay aman Allahım böyle olduğumda yere göğe sığamıyorum . Anlamsız bir boğuk hal üzerimde . Attım kendimi sokağa ….
    Önce alış-veriş için caddeye yöneldim. Ihhhh eve döneyim dedim ıhhhh….
   Böyle durumlarda beni sinema paklar ….
   Harika filmler var. Ama eğer vizyonda izlemediğim Türk filmi varsa öncelik onundur. Prensip meselesi J
  Finalde  iyki de böyle yapmışım diyerek evin yolunu tutarım…
……………………………………………….

                                              ‘’bi küçük Eylül meselesi’’


    Aman Tanrım o ne zeki senaryo,o zeki kurgu .O ne muhteşem oyunculuk. O ne gerçek bu an,bu jenerasyonun sahiciliği ….
 Aşk’ın zihni adeta . Karakterlerin alakasızlığına rağmen ,aşkın tutkulu-sahici-samimi halinin ortak masalı . Güzel ötesi Eylül(Farah Zeynep Abdullah) tam bir Beyaz Türk genç kadın. Acayip trend kıyafetleri,yaşam biçimi ve mutlaka gazete okuyan gençlik imajı nefisti . Ve ve o gazete Radikal .
   Geçirdiği trafik kazası sonucu hatırlayamadığı tek 1 ay var . O da Bozcaada da yaşadığı aşk . Aşkın diğer kahramanı içine kapalı , hayatıda da kendine münhasır karikakürist Tek..Tek Radikal de Eylül’ün takip ettiği karakterlerin yaratıcıdır. Engin Akyürek yeni jenerasyon oyunculardan en enteresanı . O kadar yakışıklı bir çocuk çirkin  imajıyla perde de yerini alıyorsa kompleksiz ‘’oyunculuğuna’’alkışlar …. Oyuncular hakkında söyleyecek çok ama çok şey var . Ben hepsini ayakta alışlıyorum . Fakat beni en çok heyecanlandıran yardımcı oyuncu imajı oldu . RADİKAL …
      Radikal Gazetesi son dönemde en önemli gözlemlerimden . Lütfen dikkattinizi toplayın . Gezi Parkı jenerasyonu genelinde Radikal okuyucusu . Aşırı uç yayınları okumuyorlar . Onlar aynı anda eğlenen,kültür ve sanat takip eden bir kuşak . Ve Radikal bunu başarıyla yapıyor . Tablet imajındaki boyutu ilk zamanlar yadırgansada  şimdilerde kesin tercih.Zira hiç kimse gazeteyi uçacakmış gibi kollarını açmak,yada büyükbaba edasıyla beşe katlayıp mındar etmek istemiyor . Zaten herşey o kadar online ki …. 
     TEK(Engin Akyürek) karakter için Erdil Yaşaroğlu’ndan yardım almış . Ve yine filmde E.Yaşaroğlu’nun canlanan karikatür sahneleri,animasyon geçişler harikaydı .
    Eylül’ün sigarayı içiş , arkadaşlarıyla içki içip eğlenme sahneleri çok gerçekti. Evet buda var . Ve  bu ülkede yasaklansa da bir sürü şey var .
     Çizgilerin ardındaki  tekil adam Tek’in aşkı ve ‘’aşık olmak için ben fazla eğlenceliyim’’ diyen uçarı kız Eylül ….
     Filmin tan hikayesini özellikle yazmıyorum .  Gidip mutlaka izleyin . Karikatür ödülleri veren Aydın Dogan’ın Radikal gibi bir gazetenin sahibi olması asla raslantı değil .
     Gezi Parkı jenerasyonu Radikal okuyor, Karikatür seviyor, İnterneti nefis kullanıyor,çok şık giyiniyor,içki içip dans etmeyi seviyor,ve içerken mutlaka sigara tüttürüyor…Ve tabii hafızası silinse bile yüreğinin bilinciyle hareket edip, O AŞKI MUTLAKA HATIRLIYOR . Zihnini her koşulda zorluyor . Aşkına ölümüne sırtını dönmeyecek kadar sevdalı bir gençlik hikayesi ….
   Filmin içine giriyorsunuz. Uzun zamandır bu lezzette film izlememiştim . Ay Yapım’ın uzun metraja soyunmasına birkez daha sevindim .Kurt Seyit ve Sura TV vizyonuna girmek üzreyken,basrol oyuncunu bambaska karakterde göstermesi gercek ve ASLAN YÜREKLİ yapımcı kafasıdır.Bravo J
     Senaryo – Yönetimin Kerem Deren olması şaşırtıcı değildi.Özellikle Ezel dizisi senaristliğinden gönüllere taht kurmuş bu dahi adamın ilk uzun metraj filmi gerçekten harikaydı . Zekası ve olağanüstü yeteneği K.Deren’e bir kere daha hayran bırakıyor ….
   
    Yahu adamdan zeka fışkırıyor.Kızın isminin Eylül olusuyla, anımsanamayan silik zamanın sadece tek 1 ay oluşuna kaç puan ???:) Filmin zaman  algısı kendi içinde kendini senkronize ediyor.O falshbacklerde cabası . Zaman denen kavram zihnin ürettiği bisey ama ya aşk der gibi bisey ….. Valla  kızın adı niye Nisan degilde Eylül de dedim ?:) Buda Kerem Bey'in tılsımıdır belki :) Sinema tılsımlı-büyülü sanat .....Aşkın zaman mevhumu merhumsuz kılan enteresan bir algı .Offff offfff offfff çok çok harika …
   The magic of cinema&Magic of Kerem Deren …..
    Fakat eminim birçok eleştirmen Kerem Deren için sunu soyluyecek:Gecirdiği beyin kanaması ve operasyonu sonucu bilinçaltında esinlenmis.Hafızasında zorlamalar oldugu dönemi yaad ederk yazmıs.Labalabalalabaaaaaaaaaa ….

    Ben hiç oyle hissetmedim.Hatta etrafında hafıza kaybı endisesi tasıyanları cokkkkk güzel tiye almıs.En menen konuyla ‘’ASKIN ZİHNİ’’…Hersey unutulur,beyin oyunlar oynar ama AŞK unutulmuycak kadar hayattasa yasamaya devam diyen Kerem Deren’in zihni iste böyleeeee daha ilk filminde sinir edecek güzellikte J
     Yakın gecmiste de gördüğümüz  gibi,esprili bir jenerasyon vardır . Kusura bakmasın amcalar,teyzelerrrrr bu cocuklar sahane J
    Hıııı bide tabii müzikler var . Nil Karaibrahimgil . Eeeee herhalde şaşıtmadı diymi ? J
      Entertainment Endüstrisinin ennnnn büyük ayağı SİNEMA.Türkiye’de pazarlama tesvik-onuru  OSKAR’ı sayılabilecek bir senomonisi yazıkki yok . Ama gönlümün Oskar’ın da bu film baya ödülü aldı.Tartışmasız en iyi senaryo,en iyi kurgu,en iyi kadın oyuncu,ve en iyi yard.oyuncu(radikal) …Zihnimde heykeli kaldırdı bile …..
************************************************
     Alamadım hızımı EYVAH EYVAH 3 ‘ü de izledim . Onu da sonra yazacağım …
    Final : İykiiiiiiiiiiiiiiii böyle yapmışım diyerek eve gelen, kahve içen bennnnnnnnnnnn J
    


YİRMİSEKİZ BUÇUK (28,5) ŞUBAT

               - 29 ŞUBAT ‘IN DEV ADAMI CUMHUR ve NEJAT İŞLER -
      28 Şubat denince aklıma ilk gelen , maalesef hiç tanıyamadığım rahmetli Babam ,muhteşem kadın Anneannem …İkisinin de doğum günü .

      Birde ilkokul arkadaşım Cumhur daima acayip çağrışım yapar . Cumhur’un doğum günü 29 Şubat’tır .


    
    Canım çocuğun doğum günü 5 yıllık ilköğretim döneminde sadece bir kez orjinal gününde kutlanabilmişti. Onun dışında 28 Şubat’lar Cumhur’un çakma doğum günü olarak kutlanmış,cüce ay Şubat’ın azizliği bilgisi hafızama aynen de böyle yerleşmişti.
   Çocuk kafamla keşke gece 00.00 da bari kutlayabilseydik diye çok kere içimden geçirmişimdir. Hiç değilse yirmisekiz buçuk Şubat olurdu J
    Sonra Orta okul ve Lise yıllarında ben girdiğim sınavları kazanıp yatılı okula gittim . Ailem başta olmak üzre herkesi çok özleyerek geçen yıllar …
    Tatilerde ancak Cumhur’la görüştük . Üniversite yıllarında en yakın arkadaşım Yasemin’le ,sabah otobüs durağında mahmur mahmur beklerken Cumhur’un enerjisi bize hep iyi gelmiştir J. Sabahları mutlaka karşılaşıyorduk J Hatta üç ayda bir kredi ve yurtlar kurumundan aldığımız kuş kadar burs malum suyunu çektiğinde , Cumhur’un bize çokkkk ESHOT ısmarlamışlığı vardırJ
     Çok kere özel burs için başvursakta.Malum Güzel Sanatlar Fakültesi hemde Sinema-Tv okuduğumuzdan pek kimse yanaşmıyordu…
    Eeeeee ne de olsa SANAT . Acılıp saçılırsak burs  mındar olur diyemiydi o endişe inanın bilmiyorum .
    Ama iyki delikanlı Cumhur vardı . Öyle yada böyle çok kere sayesinde fakülteye ulaşım sponsorluğumu yapmıştır . Canım arkadaşım J

    Buan 28 Şubat denince ülke olarak çağrışım bambaşka tabii . Hatta Başbakan R.Tayyip Erdoğan’ın kızları Esra Albayrak –Sümeyye  avukatları aracılığıyla ‘’ 28 Şubat dönemindeki uygulamalar nedeniyle, başörtülü oldukları için Türkiye'de okuyamadıklarını, bu nedenle de davaya müdahil olmak istediklerini belirttikleri’’ dilekçe vermişler .
     Elbette hukuki haktır .Haklarını arayan bu iki genç hanımefendiyi alkışlıyorum . İnanç –Irk- Dil-Din ayrımı hele de görüntü nedeniyle okuma hakkı taciz edilmesi kabul edilemez!!!!!!
    Fakat benim kafama takılan bir mesele var . Tutukluluk sürelerinin arabın yaleli gibi uzayan,hukuksuz dinlemelerin –tapelerin olduğu ama mahkemenin delil kabul ettiği,etmese de etkilendiği ,savcısına –hakimine-avukatına dahi güvenin nerdeyse sıfır olduğu şu günlerde nasıl olacak bu dava bilemiyorum … Türk Mahkemelerine başvuruları ne kadar sağlıklı değerlendirilecek ? Ya bir nedenle davanın  Kayseri’ye taşınmasına karar verilirse katılım zor olmayacakmı?Hayır sanki Kayseri ayrı bir hukuk cumhuriyetiJ
   Bu ülkedeki Hukuk-Yargı sistemiyle 28 Şubat davası  ‘’29 Şubat ‘’ adı altında görülürse hiç şaşmam….
   Esra Albayrak (Erdoğan ):ABD’de Indianapolis Üniversitesi’nde sosyoloji eğitimi alan Esra Albayrak, doktorasını da ABD’de yapmış.Sümeyye Erdoğan ise : Amerika’da Indiana Üniversitesi’nde sosyoloAji ve siyaset eğitimi almış. Lisans eğitiminin ardından İngiltere’de London School of Economics’de ekonomi alanında yüksek lisans yapmış.
   İkisi de muhteşem alanlarda üst düzey eğitim almışlar . Ülkemizde başörtümüz yüzünden  okuyamıyoruz diye,evde oturmamışlar . Bu çok gurur verici. Okumak için mücadele etmişler .
     Gurbette okumak hiç kolay değil tabii . Maddi-Manevi zorluğu tartışılmaz bilirimmmmmmmmm………. .
    Bizim de Cumhur ,ulaşım sponsoru olmasaydı okula yaya gitmek gibi bir zorluk olacaktı J Bu da aynı şehir içinde haylice bir ‘’GURBET’’ psikoloji demekti J
   Az önce çakma dogum günü yaklaşan Cumhur’un fotograflarına baktım . Adam 4 yılda bir kutladığındanmı ne ? Al ilkokul fotograflarına , tak bıyıkları durumunda, facebookta arz-ı endam ediyor J Buarada Nejat İşler de 29 Şubat doğumluymuş.Heyyy gözünü sevdiğim evrenin anarşist enerjisiJ Tam bir delikanlıııııı ruhu …


   Arkadaşım Cumhur Dereli’nin ve tabii Nejat İşler’in doğum gününü kutluyor, çok çok öpüyorum.Cüce ayın dev adamları J İyki dogdunuz  ve iykiiiii varsınız  CUMHURRRRR & NEJATTTT J
   Nejat İşler’e geçmiş olsun dilekleriyle,gönülden sevgiler ….
  Buan saat tam 28,5 J….Herşey gönlünüzce olsun …
  




NOT: ESHOT kısaca; İzmir de belediye otobüslerine binmek icin kullanılan bilete verilen isimdir .    

NOT2: Bu yazı R.Zarrab ve Bakan çocuklarının tutukluluklarının son bulmasından once yazılmıstır..........