22 Mayıs 2012 Salı

ZEHRA'NIN SAÇININ '' CESUR '' RASTALARININ ÇAĞRIŞIMI .....


            Yuksek Ogrenim Kurumlarinin Üç ayda bir verdigi krediler vardi . Şimdi varmı bilmiyorum ….
                                      
            Herkese de çıkardı o kredi . Nerdeyse almayanı dövüyorlardı . Ocak – Nisan – Temmuz ve Ekim . Gerci komik rakamlardı odenen ama hic degilse bir hafta kadar kendini BİLL GATES gibi hissedebilirdin .
       
            Bir abonman biletini kar bilen ogrenci kisi , bu krediyi almaya giderken yaya ama donerken taksiye binmenin baş döndürücü ruhuyla , adeta pembe bulutlarda dans ederdi …
            Biz kızlarla genelde o gun kuafore gider sacımızda mutlak degisiklik yapardık .

           19988 yılının Nisan ayı kredisinde de aynen oyle oldu . Krediyi aldık ve dogru kuafore . Bize indirimde yaptıgından, annemin kuaforu Ilhan Abi ‘ ye giderdik .

          O yıl platin rengi röfle moda olmustu . Ve ben tamda 20 yasımın delirmis kararlılıgıyla İlhan ağabeyin önüne oturdum …
          Ama O : ‘’ asla !  annen kızar mumkun degil yapmam!’’ diyordu.
           Adeta elinde büyüdügüm işinin ustası adamı razı edemiyordum !!!!!

           Nerdeyse belime kadar uzun muhtesem iri dalgaları olan , guneste yeryer kendiliginden golgelenmis tatlı kestane rengi saclarıma bu islemi yaptırmak icin havada takla atıyordum . Ihhhhhhhhh . Olmuyordu !

         Banka dan cıkıp buraya gelmek gelenek oldugundan bizim kızlarda teker teker gelmisti .
         Lale sarı uzun saclarına kahkul yaptırmıs , Sevinc Madonna nın aslan yelesi modeline bürünmüs , Deniz ise dumduz sacı dagalansın diye su dalgası yaptırmaya çalışıyordu .

        Bense hala İlhan Abiye yalvarıyordum …….
        Bir sure sonra bizim orada oldugumuzu bilen Cem geldi …
        Cem bizim okulda cok sevdigimiz , donanımı , bilgi birikimi muhtesem  sınıf arkadasımızdır .
       Oylesine özgüvenlidir ki . Asla  saklamaya gerek duymadıgı cinsel öz tercihini hatta kadın cantasına benzer canta tasıyarak  taclandırabiliyordu . Ve oylesine asil bir kisiliktiki . Kesinlikle bu özelligi  ile kimseyi rahatsız etmez aksine gercegine sıkısıkıya sahipti . Dolayısyla dejenere olmak soyle dursun , aksine otoriter bir şahsiyetti . Özenilecek ve guven verendi .. Arkadaş olunmaya can atılırdı Cem cigimle ….

         O ay  sinema tarihi dersinde FRANSIZ YENİ DALGA AKIMINI işlemekteydik …
         Cem İlhan ağabeynin karsına gecti ve :

_ Bunca yıldır kac tane sac yapmıs olabilirsiniz ?Şimdiye dek buradan mutlu cıkan kadın sayısı azımsanamazki siz ünlü bir kuaforsunuz . Oysa ki klasik ve yıllardır aynı modeli seçme  gelenegindeki kadınlara kızdıgınızı hep soyler, şikayet edersiniz !!!! Oysa degisime hazır olmak yurek ister . Derya yurekli kız . Yoksa aslında sizmi korkuyorsunuz degisimden ????? ……..
     Deyiverdi ….
        Gaza gelen  İlhan ağabeynin goz hareketiyle boynuma gecilen boya ortusu bendeniz  hazırola gecmistim bile ……
         Yaklasık dort saatlik parlak folyolarla işlem yapıyan sacımın süprizini beklerken hep birlikte İlhan abiye  adeta bir panel duzenlemistik ..
          Lafı Cem alıyor Lale devam ediyor , ben atlıyorum ,
 Sevinc baglıyor , Deniz tamamlıyordu . Aslında farkında olmadan heyecanla derste calısıyorduk bir yandan ….

            L’Express dergisi “Nouvelle Vogue” ( yeni dalga akımını )
       şimdiye kadar denenmiş ama başarılı olamamış her şeyi eleştiriyor ve yenilikler aramanın gerekliliğini savunuyordu.Bu akım …………..
         1940 yılların sonunda   aslında savas sonrası bir edebiyet akımı olup sinemaya etkisini drek aktarmıstır . Savas sonrası travmalar , sefil hayatlar , kurumların etkisinin kalmadıgı hayatlarda bu aslında sinema anlasıyısında bir DEVRİMDİ .
       Herseyi elestiriyor ve yenilikler arıyordu sanatcılar . Siyasi modeller, toplumsal kalıplar, milliyetçi ve dini görüşler artık yerlerini yeni fikirlere bırakmalıydı. Bir değişim gerekliydi ve bunu insan kendi içine bakarak, kendi doğrusunu kendisi seçerek gerçekleştirebilirdi.
       
   François Truffaut’un Les Quatre Cents Coups (400 Blows) filmi, bugün bile Yeni Dalga’nın en nitelikli filmleri arasında gösterilmektedir. Aynı zamanda bu filmde, Truffaut’nun bundan sonraki filmlerinde de sıkça rastlayacağımız ve perdedeki kendi yansıması olan Antoine Doinel karakteriyle de tanışırız. Henüz 27 yaşında çektiği bu ilk filmde, Truffaut’un etkilendiği isimlerden Jean Vigo ve Rossellini’nin ağırlığı hissedilmektedir. Müziklerde Jean Constantin, görüntülerde Yeni Dalga’nın unutulmaz görüntü yönetmeni Henri Decae’nin imzası vardır. Cannes Film Festivali’nde Truffaut’a “En İyi Yönetmen” ödülünü de kazandıran bu filmle birlikte artık Yeni Dalga yükselişe geçmiştir, ve bu filmden sonra gelen Godard’ın Serseri Aşıkları’yla birlikte sinema tarihinde derin bir iz bırakmıştır bile…

      Hatta Godard ın Serseri Asıklar filmi icin  : ‘’ hicbir seyin yapılmasının yasak olmadıgı  bir turdur ‘’ demistir
     Diyerek İlhan abiye son noktayı koyduk . Ki zaten benim sacımdaki işlem bitmisti ….
      Bizi  hic sıkılmadan dinleyen bu adamın ; yedi kusaktan CHP li olup fanatik Ecevit ci oldugunu biliyor olmanın avantajı vardı elbette …….
      Hatta aldıgımız  üç kurus kredi parasını sacında DEVRIM yapmaya kararlı bu universiteli kıza destek vermeyi misyon olarak kavramıstı ….
     Kestane rengi fonun arasından fırlayan platin rengi yeni sacımla kendimi sahane hissediyordum …
     Salondan cıkınca zenginligimize artı keyif katan geleneksel bira keyfine dogru kosar adım gittik .
      Kordondaki Venezia bizim okulun kantini gibi idi . Sef garson Zekai hepimizi ismen bilirdi . Beni gordugu anda tepkisi alkıslamak oldu ….
        Bira ve patates tavayı soyledigimizde hepimiz mutluyduk .
        Cem se yine ‘’ Bizim kızları mutlu ettim ‘’ simarıklıgında şuh kahkahalar atmaktaydi …
        Haklıydı da ….
        Aksam eve gittigimde annemin reaksiyonu tamamızca biliniyor ve o anlık gerginlige sebep oluyordu . Ama cok guclu bir silahımız vardı !!!!
          Gerçi  saç konusundaki FASIST anlayıstaki annemi  DEVRIMCI KUAFORU ‘’ Jean  İLHAN  Godard ‘’ a havale ediverirdik olur biterdi ….

        Kahkalarla icilen ikiser bira ile evlere dagaldık .   

            Annem kapıyı actıgında dusup bayılıyordu nerdeyse ….Son derece öfkelendi , çıldırdı . Yarın sabah İlhan ı parcalıycammmm diye naralar attı !!!! Benimle küstü ! Konuşmadı , surat astı .....
        Ve evet Sabah ilk isi İlhan Abiye gitmis …..
        Iykide gitmis …
      Ilhan Abi gelenekselci katı anneme DEVRIMCI degisiklik yapmıs ve YENI DALGA FELSEFESIYLE SAHANE NUTUK  atmis olmalı ki :
       Annemin Yıllardır degistirmedigi sacı …Tatli bir koyu kızıl olmuş , ve harika bir kesimle saçına muhtesem dalgalar verilmisti ……..
        Yasasın annemin YENİ DALGALARI ve Yasasın GODARD İLHAN Abi  …………



Not : Fırsat olursa Cem le hala kuafore gideriz . Olmadı telefonda  mutlaka ona danısırız . Ustelik annelerimiz dahil …………