Yuksek Ogrenim Kurumlarinin Üç ayda
bir verdigi krediler vardi . Şimdi varmı bilmiyorum ….
Herkese de çıkardı o kredi .
Nerdeyse almayanı dövüyorlardı . Ocak – Nisan – Temmuz ve Ekim . Gerci komik
rakamlardı odenen ama hic degilse bir hafta kadar kendini BİLL GATES gibi
hissedebilirdin .
Bir abonman biletini kar bilen
ogrenci kisi , bu krediyi almaya giderken yaya ama donerken taksiye binmenin
baş döndürücü ruhuyla , adeta pembe bulutlarda dans ederdi …
Biz kızlarla genelde o gun
kuafore gider sacımızda mutlak degisiklik yapardık .
19988 yılının Nisan ayı kredisinde de aynen
oyle oldu . Krediyi aldık ve dogru kuafore . Bize indirimde yaptıgından, annemin
kuaforu Ilhan Abi ‘ ye giderdik .
O yıl platin rengi röfle moda olmustu . Ve ben tamda 20 yasımın delirmis
kararlılıgıyla İlhan ağabeyin önüne oturdum …
Ama O : ‘’ asla ! annen kızar
mumkun degil yapmam!’’ diyordu.
Adeta elinde büyüdügüm işinin ustası
adamı razı edemiyordum !!!!!
Nerdeyse belime kadar uzun muhtesem
iri dalgaları olan , guneste yeryer kendiliginden golgelenmis tatlı kestane
rengi saclarıma bu islemi yaptırmak icin havada takla atıyordum . Ihhhhhhhhh .
Olmuyordu !
Banka dan cıkıp buraya gelmek gelenek oldugundan bizim kızlarda teker
teker gelmisti .
Lale sarı uzun saclarına kahkul yaptırmıs , Sevinc Madonna nın aslan
yelesi modeline bürünmüs , Deniz ise dumduz sacı dagalansın diye su dalgası
yaptırmaya çalışıyordu .
Bense hala İlhan Abiye yalvarıyordum …….
Bir sure sonra bizim orada oldugumuzu bilen Cem geldi …
Cem bizim okulda cok sevdigimiz , donanımı , bilgi birikimi muhtesem sınıf arkadasımızdır .
Oylesine özgüvenlidir ki . Asla
saklamaya gerek duymadıgı cinsel öz tercihini hatta kadın cantasına
benzer canta tasıyarak taclandırabiliyordu . Ve oylesine asil bir
kisiliktiki . Kesinlikle bu özelligi ile
kimseyi rahatsız etmez aksine gercegine sıkısıkıya sahipti . Dolayısyla
dejenere olmak soyle dursun , aksine otoriter bir şahsiyetti . Özenilecek ve
guven verendi .. Arkadaş olunmaya can atılırdı Cem cigimle ….
O ay sinema tarihi dersinde FRANSIZ
YENİ DALGA AKIMINI işlemekteydik …
Cem İlhan ağabeynin karsına gecti ve :
_ Bunca yıldır kac tane sac yapmıs
olabilirsiniz ?Şimdiye dek buradan mutlu cıkan kadın sayısı azımsanamazki siz
ünlü bir kuaforsunuz . Oysa ki klasik ve yıllardır aynı modeli seçme gelenegindeki kadınlara kızdıgınızı hep
soyler, şikayet edersiniz !!!! Oysa degisime hazır olmak yurek ister .
Derya yurekli kız . Yoksa aslında sizmi korkuyorsunuz degisimden ????? ……..
Deyiverdi ….
Gaza gelen İlhan ağabeynin goz
hareketiyle boynuma gecilen boya ortusu bendeniz hazırola gecmistim bile ……
Yaklasık dort saatlik parlak folyolarla işlem yapıyan sacımın süprizini
beklerken hep birlikte İlhan abiye adeta
bir panel duzenlemistik ..
Lafı Cem alıyor Lale devam ediyor , ben atlıyorum ,
Sevinc baglıyor , Deniz tamamlıyordu . Aslında
farkında olmadan heyecanla derste calısıyorduk bir yandan ….
L’Express dergisi “Nouvelle Vogue” ( yeni dalga akımını )
şimdiye kadar denenmiş ama başarılı
olamamış her şeyi eleştiriyor ve yenilikler aramanın gerekliliğini savunuyordu.Bu
akım …………..
1940 yılların sonunda aslında savas sonrası bir edebiyet akımı
olup sinemaya etkisini drek aktarmıstır . Savas sonrası travmalar , sefil
hayatlar , kurumların etkisinin kalmadıgı hayatlarda bu aslında sinema
anlasıyısında bir DEVRİMDİ .
Herseyi
elestiriyor ve yenilikler arıyordu sanatcılar . Siyasi modeller, toplumsal
kalıplar, milliyetçi ve dini görüşler artık yerlerini yeni fikirlere bırakmalıydı. Bir
değişim gerekliydi ve bunu insan kendi içine bakarak, kendi doğrusunu kendisi
seçerek gerçekleştirebilirdi.
Hatta Godard ın Serseri Asıklar filmi
icin : ‘’ hicbir seyin yapılmasının
yasak olmadıgı bir turdur ‘’ demistir
…
Diyerek İlhan abiye son noktayı koyduk . Ki zaten benim sacımdaki işlem bitmisti
….
Bizi hic sıkılmadan dinleyen bu
adamın ; yedi kusaktan CHP li olup fanatik Ecevit ci oldugunu biliyor olmanın
avantajı vardı elbette …….
Hatta aldıgımız üç kurus kredi
parasını sacında DEVRIM yapmaya kararlı bu universiteli kıza destek vermeyi
misyon olarak kavramıstı ….
Kestane rengi fonun arasından fırlayan platin rengi yeni sacımla kendimi
sahane hissediyordum …
Salondan cıkınca zenginligimize artı keyif katan geleneksel bira keyfine
dogru kosar adım gittik .
Kordondaki Venezia bizim okulun kantini gibi idi . Sef garson Zekai
hepimizi ismen bilirdi . Beni gordugu anda tepkisi alkıslamak oldu ….
Bira ve patates tavayı soyledigimizde hepimiz mutluyduk .
Cem se yine ‘’ Bizim kızları mutlu ettim ‘’ simarıklıgında şuh kahkahalar
atmaktaydi …
Haklıydı da ….
Aksam eve gittigimde annemin reaksiyonu tamamızca biliniyor ve o anlık
gerginlige sebep oluyordu . Ama cok guclu bir silahımız vardı !!!!
Gerçi saç konusundaki FASIST
anlayıstaki annemi DEVRIMCI KUAFORU ‘’
Jean İLHAN Godard ‘’ a havale ediverirdik olur biterdi ….
Kahkalarla icilen ikiser bira ile evlere dagaldık .
Annem kapıyı actıgında dusup
bayılıyordu nerdeyse ….Son derece öfkelendi , çıldırdı . Yarın sabah İlhan ı
parcalıycammmm diye naralar attı !!!! Benimle küstü ! Konuşmadı , surat astı .....
Ve evet Sabah ilk isi İlhan Abiye gitmis …..
Iykide gitmis …
Ilhan Abi gelenekselci katı anneme DEVRIMCI degisiklik yapmıs ve YENI
DALGA FELSEFESIYLE SAHANE NUTUK atmis
olmalı ki :
Annemin Yıllardır degistirmedigi sacı …Tatli bir koyu kızıl olmuş , ve
harika bir kesimle saçına muhtesem dalgalar verilmisti ……..
Yasasın annemin YENİ DALGALARI ve Yasasın GODARD İLHAN Abi …………
Not : Fırsat olursa Cem le hala kuafore
gideriz . Olmadı telefonda mutlaka ona
danısırız . Ustelik annelerimiz dahil …………