30 Ekim 2011 Pazar

TWEET'LEME ....


  • Cumhuriyet Bayramı '' Kutlama '' Törenlerinin iptaline karşı değilim . Ama Cumhuriyet'in ihlaline çok karşıyım .
  • #haticebelgin düşünüp '' anneler gününü '' nasıl kutlanır soruyorum ? Anmak başka kutlamak başka ısrarla altını yine çiziyorum . http://www.haberturk.com/yasam/haber/683886-4-cocuk-annesi-faciayi-onledi 
  • Kurban Bayramın'da usule uygundan kesimden geçtim ,  bari hayvancağızlara eziyet edilmese ! Hayvan  katliyamı vacipmi ?Keşke kimse bu yıl Kurban Kesmese ve BAGIŞ yapsa .... DİYANET İŞLERİ BAŞKANI Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ bu konuyu değerlendirip bir mesaj yayınlasa diye dört gözle bekliyorum ..
  • '' En etkin 10 kişi listesine Patronu dahil etmemenin nedeni :   ''Yalaklık '' diye algılanır . ''Açıklanması ?????? Tamam anladık sakin , peki :) . Ama ya Medya'nın öneminin kaçınılmaz olduğunu '' en iyi bilenlerin '' listesinde başka bir Medya Patronunun olması nasıl açıklanabilir ??? Bireysel Medya en iyi örnektir . The SOCIAL NETWORK diyorum ..... Başka sözüm yok sayın Jüri :) 
  • Benim yerime saati otomomatik olarak 1 saat geriye alan telefona da , bilgisayara da karşıyım! Bugün jetlag oldum . Ya bırakında bazı şeyler manuel olmaya devam etsin .  Zembeleği kurulan , horozlu masa saatimi özledim .....
  • Depremzedelere gönderilen kolilerde kullanılmış iç çamaşırı çıkmasına YUH bile diyemiyorum. Ruh hastası manyaklar !!!!!
  • 4yüz ' ün listesini beğenmedim ! Pardon ama Hakan Fidan niye yok ? Çok saçma liste olmuş. Bence Hakan Bey listede hemde ilk 3 te olmalıydı !
  • 31 Ekim Cadılar Bayramı kutlanacak mı  ???? Hayır bizim buara SAĞIMIZ - SOLUMUZ  belli değil de bir sorayım dedim ...
  • Türkiye'nin en etkili 10 kişisi listesin de :  Abdullah Öcalan'ı görünce çok sert reaksiyon verilmesine şaşırıyorum!
  • Cumhuriyet Yıklılacak diye bir endişem hiç yok aksine sağlamlığını gördükçe mutluluktan uçuyorum .
  • Benim Listem :              
                     1 ) BOŞ ???? : Düşündüm , düşündüm . 1. sıra bana çok boş geldi .Ölmüş olsam listenin ne önemi var ?
                     2 ) R.Tayyip Erdoğan : Kesinlille Etkileyici bir Lider . Sadece Türkiye için değil . Son dönem Orta Doğu ve Arap Dünyasındaki etkisini yadsımak imkansız . Ayrıca belkide ilk defa bu kadar uzun boylu , formda bir Başbakanımız oldu . İşte tam bu noktada ben Emine Erdoğan'ı çok daha merak ettiğimi itiraf ediyorum .  Mesela iyi yemek yapar mı ? En iyi hangi yemeği yapar ?
                    3) Hakan Fidan : Şu terörün ettiğini kim etti !!!! Terör bitirme de denenmiş yollarına  bakınca : Çok ama çok önemli biri . Kendisi terör ve siyasetin arasında ince çizgiyi ayırt etmek konusunda anahtar  diye düşünüyorum .
                 4) Fetullah Gülen : Gelde mucizelere inanma . İzmir'in Hisar Camii den mütavazi yaşam biçiminden çıkıp , hiçte tevazu gösterilmeyecek bir etkileme gücüne sahip olmak... Bu arada muhtemelen ; yasam biçimindeki tevazuyu kaybetmemek adına , gizeme bürünmek ... Etkisi tartısılmaz biri . Bazan ; ''acaba hakkaten böyle bir kimse varmı ? '' Diye içimden geçirmiyorda değilim . Sorun km.ler değil , bu kadar gizem olunca kafam karışıyor haliyle ...
               5 ) Medya OUT! Sosyal Medya IN ! : Medyanın etkisi tartışılmaz elbette . Son zamanlarda Sosyal Paylasım sitelerinin hayata geçirdikleri SOMUT olaylara bakınca . Ütopya kavramını  alaşagı ediyorum ....
             6 ) Ahmet Davudoğlu : Dış siyasette yumruğu masaya vurabilmek sakinliğin muhafazası ...
             7 ) Okan Bayulgen : Tek kelime ile kaygılı , tam bir media convergence uygulayan primitif . Ancak kesinlikle ilkellikle karıştırılmamalı . Arada ince çizgi görebilmek , yozlaşmayı engelleyecektir .Primitif  olmayı göze almış öğrenmeye daima açık , cesur biri ...Zaten bunun için ilkel değil , çok medeni .....
             8) Aziz Yıldırım  : Aslında tek isimle  sınırlamak yanlıs.Tüm Futbol Camiası ve Klupler olmalı .Dünya da futbolun önemine bakınca her musabakanın bir magazini vardır . Aziz Yıldırım'ın olayı bireysel algıdan alınıp  bu düşünceye dağıtılırsa , durum baya degişir hissiyatındayım . Bu sadece his . Konu sadece Aziz Yıldırım olsaydı , belki hersey daha kolay olurdu MU ? Bu onemli konunun tekil sahsiyet üstünden işleniyormuş gibi algısıyla ; Aziz Yıldırım dedim .
            9) Nuri Bilge Ceylan ve tüm SİNEMACILAR : Sinema tüm sanatları kapsar . Bir millet - kültür kendisini ancak sanatıyla ifade eder . Nuri Bilge Ceylan'ın sadece sinemas da devasa başarısı değil , tevazusu asıl dikkat çekeni ...
           10 ) Kıvanç Tatlıtuğ : Sarısın erkek tarzım değil . Ama Kıvanç' ta sarışın diye görmezden gelinecek gibi hiç  degil ! O oyunculuk konusunda öğrenmeye açık ve çok disiplinli  . Uluslararası TV arenasında en çok tanınan ekran yüzü ... Şımarık değil . Ve genç yaşına rağmen ADAM  duruşu , yılların Erkan Özerman hegemonyasına hukuk yolu ile direnmesi , vaz geçmemesi ayrıca dikkatlendiğim özelliği .....
  • Komşusu vefat edince  Tv açmayan kültürde biz , nasıl bir kutlama hayal edebiliriz ki ? Kutlamak başka SAYGI İLE ANMAK başka bir şeydir . Bir konuyu  görkemlice ANMAK , başka bir konuda aynı anda YAS tutabilmek mümkündür ! Gördük ki : Yürürken ıslık çalabiliyormuşuz... Yaşasın !!!
  • Cumhuriyetimizin 88 . yılı bence '' en görkemli ve yoğun katılımın '' olduğu yıl oldu . Mutluyum, Gururluyum ....
  •  '' O zaman Kurban Bayramı iptal olsun '' diyen sığ insanlara kılım ! ..
  • 99 da 19 Ağustos Marmara Depremi sonrası düğünlerde bilr müzik sesi denetlemesi vardı . Remember ?O yıl ki  30 Agustos Törenlerini anımsayan var mı ? 
  • En etkili 10 kisi - En Etkin 10 kişi - En edilgen 10 kişi listesi ''  TEK BİR LİSTEDE '' çorba olmuş bugün buna dertlendim ... 
  • Etken - Etkili -Edilgen başlığında 3 ayrı liste öneriyorum . Dikkat dikkat ! Tahminim Üçünde de yer alabilenler olacaktır . Üstüne az biraz düşünmeli  ...
  • İzzet Yıldızhan ve Nihat Doğan arasında fark vardır ..... Ama ne ? Düşünmedim , düşünmeyeceğim de ....
  • Hortumcular , batık bankalar milletin ödeneğinden çıktığını söylemek o kadar kolay değil  . Deprem Vergileri Duble Yol demek daha alıştırarak söylemek olabilir :) Allahtan millet yola geliyor :)
  • Time Dergisinin :'' En etkili 100 kişi '' çalışmasından esinlenip medyacıları kategori dışı tutmak ? Ne garip '' esinlenmek '' tam yerini bulmamış ...Sorry..
  • Deliye her gün bayram :) 
  • VANROCK a gidemiyorum , ama konserin amacına hizmet . Biletimi aldım . Rock 'culara saygım daha da arttı ...
  • Alış - Veriş listesi dışında tüm listelere karşıyım . Beni kategorize etme !!!!

26 Ekim 2011 Çarşamba

MİLLİ TAKIM ' IN NE ANLAMI KALDI ?



        Fenerbahçe taraftarı derbide yok:!
        Spor Toto Süper Lig'de  Beşiktaş-Fenerbahçe arasında yarın yapılacak derbi mücadelesine konuk Fenerbahçe'nin taraftarları alınmayacak.
        Yemin ediyorum ! Önce Zaytung haberi zannettim . Ve kahkahalarla güldüm . Amanınnnnn sonra bir baktım ki : Gerçek ! Eh PES !!!
        İki kulübün aldığı bu yöndeki kararı İl Spor Güvenlik Kurulu'nun uygun bulduğunu kaydetmiş.
        Yahu siz delirdiniz mi ? Bu kararı alanlar ne içiyor ? Ne kullanıyor ?Allah aşkına beyin hücrelerinden geçtim , kalp gözlerimi kapanmış !!!!!
        Türkiye' nin yaşadığı sosyo-psikolojik olaylara , felaketlere bakın ,bir de şu saçma sapan EMBESİL - İÇİNDE GRAM SEVGİ barındırmayan karara bakın !Ama sakın ola sevgiyle kenetlenen asıl İNSANLARDAN dikkatinizi dağıtmayın !
         Şimdi '' Kardeşlik Zamanı '' diye Türkiye ayağa kalkmış birbirini kucaklarken bu ayrımcılık değil de ne ? Sosyal paylaşım sitelerinde ; maçtan sonra atkıları Van' a yollamak için sahaya fırlatmayı planlayan , ellerinden gelen herşeyi dibine kadar yapmaya hazır gönüllere NİFAK sokmanın ne anlamı var ?
         O maçın hasılatının deprem zedelere yollanması için mesajlar yollayan Beşiktaş taraftarı da , en az Fenerbahçe taraftarı kadar tepkili . Twitter da anında DEPLASMANIMA DOKUNMA ! RAKİBİME DOKUNMA ! sloganları Trend Topic oldu !
         Siz sanıyormusunuz ki ; sahadan giden kaşkolun Van'daki üşüyen kişi rengine bakacak ! Felaketin ayrımı olmaz diyenler size sesleniyorum ! Sanıyormusunuz ki : Geçen hafta Şükrü Saraçoğlu stadında Şehitler için '' Allahüekber '' korosunu , Beşiktaş'lılar Fi-Yapı İnönü Stadına almayacak ? Çok yanıyorsunuz !
         Çarşı Yine Yaptı Yapacağını.Biletleri Olan FB'li Taraftarları Tribüne Sokacak..Fenerbahçe'li Taraftarlar Çarşı'yla Yan Yana Maç İzleyecekler.....
         Deprem etnik grup ayırmaz!!!! Peki deprem takım mı tutuyor ? O zaman MİLLİ TAKIM olmanın ne anlamı var ?????????
          Van ' da eksi ( - ) derecedeki insanlar asıl sevgisizlikten üşümesin ! Bu saçma kararlarla sevgiyi eksiltmenin kime , ne faydası var ? Durum : Kesinlikle dengesiz , sevgisiz , bomboş , dangalaklık ötesi ve derhal telafi edilmeli !!!!!!!
            Fenerbahçe - Beşiktaş İnönü' de kol kola , kaşkollar yetmez montlar bile sahaya !!!!!
            Taraftar olmak ayrı - TARAF olmak ayrıdır ! Ben ki hasta Beşiktaşlı Derya çıldırdım ! Yarın kesinlikle SEVGİ FANATİĞİYİM ! Mahsuru ???

Birgün Fenerbahçe logosu yayınlayacağımı aklıma gelmezdi ! Ama ben TARAFSIZ SEVGİYİ aklımla birlikte kalbimde tuttum ! Ve çok Şükür Huzurluyum  ....




         İmza : TARAF olmadan TARAFTARLIK !!!!!!

25 Ekim 2011 Salı

ÇAĞRIŞIMA AÇIK '' TWEET '' LER



  •  Deprem yardımları dolayısıyla , çok bahsedilen Mustafa Sarıgül’ün TDH partisini CHP den daha çok duyacağımız kesinleşti . 
  • "Deprem her ne kadar Van'da da olsa hepimiz üzüldük" Duygu Canbas İLE "Önce polise askere taş at sonra yardım iste. İnsanlar hadlerini bilsinler" Müge Anlı ARASINDA FARK GÖREMİYORUM … 
  • Allahtan ne kurtarma ekipleri ne de halk bu saçmalıklara takılmıyor . Yoksa 14 günlük AZRA bebek nasıl kurtulurdu ? 
  • cocacola ile içimiz biraz olsun ferahlar .Tesekurler COCA-COLA seni hep sevmişimdir … http://www.patronlardunyasi.com/haber/Coca-Cola-Vakfi-Van-depremi-icin-1-milyon-dolar-bagisladi-/113300
  • Erol Köse twitter ahalisini galyana getiriyor . Ama birilerini kötülüyerek bunu yapması ne kadar işe yarar ? ’’ Uzan’lar toslamasaydı Erol Köse halka özel uçakla , tepeden bakıyor olabilirdi .’’ Diye durup dururken düşünmedim herhalde demi !!! 
  •  Irak Kürdistan Demokratik Partisi lideri Mesud Barzani Kızılay’a 1 milyon $ bağışladı . Minnettarlık asalettir .. Tesekkurler … http://www.pressturk.com/guncel/haber/27104/barzaniden-depremzedelere-rekor-bagis.html
  •  Bugun ; O gruptan ayrıldı diye çok darılmış olamayacaklarına göre, vaktiyle Okan Bayulgen’i özenti ihtimalini sezdiğim 2 yazar okudum . Psikolojilerini anlamakta zorlansam da , Ayse Arman ve Tuna Kiremitçi üşenmemiş yazmışlar . Şaşırdım mı ? HAYIR :) Ve içimden Okan’ı taktir etmek geldi . Tv 8 iyi karar olmuş . 
  •  Kımse kahramanlık havası atmasın! İnsanlar kendi kahramanı kendi üretir. Zaten kahramanda oyle olunur … 
  • Deprem de göçük altında kalmayan, temeli en sağlam : İnsan ayrımı yapmayan toplum ortaya cıkmıştır
  • Pkk terörünü deprem bitirebilir !!!!!!!!
  • Türkiye hiç kimsenin SİT alanı değildir . Sosyal paylaşım sitelerinden , bireysel medya dan anlaşıldığı üzre : Kimse kimsenin beynine tek bir çivi çakamaz . Herkes aslanlar gibi kendi yorumunu yapabiliyor
  • Ocaklara incir ağacı diken CAHİL Mütahitler devri kapanmalıdır …. 
  •  Yahu Okan Bayulgen ve Acun Ilıcalı’yı birbirine kırdırmakta neyin nesi ? Bakalım onlar birbirlerini rakip görüyormu ?
  • İnşallah Nemrut Volkanik olarak patlamaz . Ama yine inşallah Nemrut dağı teröre karşı kusar !
  • Kaddafiler 'çölde gizli bir yere' gömüldü.Kutsal anlam kazanmasın dıye … Her diktatörün aklına gelmesi gereken şey : ÖLÜM var ÖLÜM …. 
  •  Facebook hayat kurtarıyor . Twitter’dan yardımlar yağıyor.. Baglantı saglam çok şükür . Eski Medya Alooooo ….ÇIK ARADAN !!! Konvasıyonel abiler ablalar yandan yandan , hayde hayde hayde ordannnnn ….. 
  • Bir gün herkes ‘’ UĞUR DÜNDAR ‘’ olmayı tadacaktır…. 
  • Acun Ilıcalı 'nın da linç edilmesine karşıyım abi ....
  • Provokasyona halk değil yine provokasyoncuların kendisi gelmektedir . Birbirlerini yerlerken insanlar kenetlenip hallerine gülmektedir …:)
  • Radikal de Ahmet İnsel bugün okunası yazmış . ‘’Medya Temsilcileri kendilerini İktidar organı gibi görmektedir ‘ http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1067409&Yazar=AHMET%20%DDNSEL&Date=25.10.2011&CategoryID=98

'' ESKİ MEDYA '' GÖÇMÜŞTÜR ...


             23 Ekim 2011 saat 13.41 ‘de Van'da Tabanlı köyü merkezli 7.2 şiddetinde deprem meydana geldi . Şehitlerin hemen ardından bu felaketle kahrolduk . Türkiye seferber oldu .
            Enkaz kaldırma çalışmaları , her türlü yardım için : ‘’görülmez bir düğmeye ‘’ basıldı . Hem hızlı hem de çığ gibi büyüyen bu insani olay, o ''sanal '' düğmenin en '' somut- görünen '' başarısı oldu …
Kalplerin , vicdanın düğmesi SEND tuşuydu …
            Aslında bu teknolojı çok yeni gibi görülse de içeriği çok ama çok eski . İlk çağ insanının medya da 1. Dalga diye adlandırılan dönemine dayalı . Bu dönemde insanoğlunun yeme , içme , üreme ihtiyacından hemen sonra haberleşme ihtiyacının geldiğini biliyormusunuz ? Ve o dönemden bu güne insanın çoğalma hızı ve sayısına bakarsak internet bir tür dumanla haberleşme yöntemi kadar İNSANİ ihtiyaç …..
          Tabii bu ana gelene dek medya insan çoğalımı ve kültürler ayrımı (diller ,dinler , sanatlar vs) hayli evreden geçmiş . 2.Dalga dönemine tekabül eden sürede medya görevini ibadethanelerin yaptığını gözlemleriz ….
         Çeşitli evreler sonrası medya şimdi bir TEKAMÜL yaşıyor . En başa dönersek eğer ; insani ihtiyaç sıralamasında yerini almış sonra çeşitli ellerde DEFORME olmuştur . Ama ya şimdi ? Evet bunun adı tekamülden başka bir sey olamaz ! Bir SEND tuşu yine sadece ve sadece kişinin vicdanıyla arasına giren TIK sesidir . O kadar ….
        80 ‘li yıllar sonrası şöyle bir baktığımızda : Çok kanallı dönem , Cep telefonu , İnternet derken kendini bulmuş ÖZGÜR ve GÜÇLÜ insanoğlu enerjisi gayet hakimdir . Bugün Konvansiyonel Medya diye tanımladığımız Gazeteler , Tv kanalları vs . nasıl yapılanacağını bilmemektedir . Daha doğrusu alıştıkları statükocu , baskıcı , kapital düzenden vaz geçmek istememektedir ! Böylesi bir doğal afetin analizi yazarken bile günlerce bekleyip , rölantide kalan  patronun borazancısı  köşe yazarlarına hiç girmek istemiyorum ! Nasılsa  işin sonunda RANT kovaladıklarını bilmeyen yoktur!
        Bu insani hıza yetişmesi imkansız olan ''eski medya ''  , aslında yetişmeyi de red etmekte , kendi göçüğünü kendi yaratmaktadır !!!!!
      ‘’ Kaynaklara dayanan habere göre ‘’ lafının demodeliği  ile artık dalga geçilmektedir . Sırtını özünden başka hiçbir yere dayamayan '' asıl kaynağın '' kendisi dile gelmiştir !
         Bu konuyla lakalı söyleyecek öyle çok şey var ki …
         Ama deprem olduğu andan itibaren ‘’ Göçük altından sosyal medya aracılığı ile , kurtarma ekiplerine NOKTA atışı yaptıran bu YENİ MEDYA düzeni ‘’ hayat kurtarmaktadır .''Göçük altından alınan bilgiye göre '' diye bir tanımı red edenin alnını karışlarım !  Hayat kurtarma da zamanın , yer belirlemenin önemine bakarsak aksini kim iddia edebilir ki ? Yakınlarına ulaşamayan insanlara da hizmet yine bir tuş ile bu insani tekamülden gelmiştir . http://turkey-2011.googlepersonfinder.appspot.com/ ile '' Kişi Bulma ''   hizmeti anında etkinleştirilmiştir .
         Yardımların konuşlanmasına katkısı , iletişimin tüm bilinen kitle iletişim araçlarından hızlı oluşu , haberi kaynağın özünden almak İNSANİ yürekten kavramak değil de nedir ? Yardım sever Türk İnsanı yardımların nereye ? Nasıl ulaşacağı konusunda anında yönlenmiş ,Türk Kızılay ' yı da bizzat temasa geçilmiştir . İnsanlar aralarında birebir ilişkilerle kendi kampanyalarını oluşturmuşlardır . İhtiyaç listesi düzenliyen yetkililere , belki yoğunluktan akıllarına gelmez diye katkıda bulunup , ellerinden geleni gönülleriyle yapmaktadırlar .Evini açmak isteyen yüzlerce kişi #EvimEvindirVan  kampanyasına gönülden destek vermektedir  ...
         Ancak bu önemli bilgi-yardım  akışında ‘’ medya bir yakınsamalar değeridir ‘’ yani ‘’media convergence ‘’ …. Kısaca tanımı : Tüm kitle iletişim araçlarının tek hedefe kitlenmesi diyelim . Ve bunu dün gece tek bir kanal yapabildi . TV8 … Bu olağanüstü convergence yi Okan Bayulgen ile yaşarken , arkadan mutlak girmesi gereken program gücün grafiğnii düşürdü …Alışıla gelmiş ezberlenmiş ‘’ program saatinde’’girmeli terbiyesimiydi bu neydi ? İzleyicinin insiyatif kullanma hakkı yokmu ? Dikkatinizi çekerim artık izleyici interaktif olduğu standartta var ....
         Hakkari Çukurca'da yaşanan vahim olayın ardından Başbakan, medya sahipleri ve genel yayın yönetmenleriyle toplantı yapması normaldi . Ama asıl tepkinin ‘’ sosyal paylaşım ‘’ sitelerinde verildiğini kimse görmezden gelemez . Konvonsiyonel medya ile provokasyona elbette önlem alınır .
          Ama Sayın Başbakan’ a şunu gururla iletmek isterim ki : ‘’ Bağışların , yardımların çığ gibi büyümesi , birebir ulaşma çabası görmezden gelinemez . Asıl ‘’ insanlar ‘’emin olunuz o rant peşindeki birbirinin kuyusunu kazan medyacılardan çok daha duyarlı . Bölgenin coğrafi koşulları gereği terör endişesinden sakınıldı . Herkes birbirini uyardı . Zira bağış kampanyası için ortaya çıkan kötü niyetliler , yine sadece bir TIK ile anında nakavt edildi … ‘’
        İnsanoğlu teknolojiyle evrim filan geçirmiyor. Sadece gezegende artan nüfustan dolayı doğal ihtiyacını karşılıyor .Haberleşip , yürekten yüreğe temasa geçiyor . Örnek : ‘’ Turkey, we're praying for all of you #Pray4Turkey ‘’’ mesajıyla , kalbinin send tuşuna basan Rihanna …
       Bu durumda günahlarının altında kalan ‘’ Eski Medya ‘dan artık umut kesilmiştir !
        Yeni medya: BİR VİCDAN TEKAMÜLÜDÜR ….Demokratik algıdaki her kişi 1’e 1 kendisi MEDYADIR ….
       Ve insanlık asla enkaz altında kalmaz , umut ve sevgi daima vardır ...
   
Not : Konuyla teknik olarak alakası olmakla birlikte : Yeni medyanın '' Arap Baharı '' mevzusuna özellikle  girmedim . Tabıkı niyetim asla bencillik değil . Ama bizde bu kadar yaralar  varken , Teknik değil - İÇERİĞE dikkatlenmek istedim ... Yardım etmek için önce kendi gücümüzün yerinde olması gerekmez mi ? 

22 Ekim 2011 Cumartesi

SENİ SEVİYORUM '' MEKİYE ''

              
            
                   Bu Yaz yayınlanan Star Akademi TV Programını anımsıyorsunuz değil mi ? Hani Ajda Pekkan , Sertab Erener , Ertuğrul Özkök ve Samsun Demir'in jüri üyeliği yaptığı yarışma programı.Yaz ayları olduğundan pek izleyici bulmadı diye düşünülüyor olabilir.Bence denenmişi denemenin bıtkınlık payı da büyük . Bu kez formatta  tekrara düşmekle  izleyici sıkılmış olabilir  ...Ve o tür programlar çok kere  denenmişti .
                
                 Ama orada deneme falan değil , bildiğin yaşama, müzik sevgisine  dair çok önemli bir gerçek vardı . MEKİYE SEVİM ...
                  Hani upuzun harika saçlı , incecik dal gibi o güzel kız . Mekiye Sevim 18 yaşında ve Diyarbakırlı. 9 çocuklu bir ailenin müzikle uğraşan tek üyesi. Diyarbakır Güzel Sanatlar lisesinde öğrenciliğine devam ediyor.Ve iki ağabeysi tarafından İstanbul' a bu yarışmaya getiriliyor . Burada ağabeylerin desteğine de dikkat çekmek isterim .Mekiye ön elemelerde de hayranı olduğu Ajda Pekkan'ın '' Aynen Öyle '' şarkısını seslendirmişti.Jüriden Ertuğrul Özkök : isteği üzerine Kürtçe bir Türkü de seslendirmişti . Hatta : "Öyle güzel söyle ki Türkiye'nin dört bir yanından herkes dinlesin. Şu Kürt sorunu çözümünde de herkes desin ki tamam çözüyoruz.'' Diyen Ertuğrul Bey''e Mekiye 'nin öylesine içten , öylesine samimi :

             '' Aminnnnn İnşallahhhh '' deyişini hiç unutmuyorum .
                İlerleyen haftalar da Mekiye hem sahne performansı , hem müzik eğitimi konusunda hayli aşama kaydettiğini gözlemledik . Showlarında muthiş guzel danslar etti , kostümlerini son derece güzel taşıdı, her türlü şarkıyı harika söyledi . 

               Fakat bütün bu süreçte ailesinden ayrı kaldı .Ve elbette ki annesini çok özledi . Bir hafta yapım ekibi Mekiye 'ye süpriz yaptı . Anne , babasının görüntü ve mesajlarını tüm izleyicilerle birlikte Mekiye'ye VTR ile iletti . Mekiye'nin annesi Türkçe bilmediği için yanında ablası tercümanlık yapıyordu . Onu çok özlediklerini ve evde pek şarkı söylemediğinden, kızlarının müzik yeteneğini onlarda tüm Türkiye ile birlikte ilk kez görüyorlardı .
               Mekiye  röportajlarında : "Türkü konusunda kimse beni geçemez diye düşünüyorum. Çünkü ben o yöreden Güneydoğudan geliyorum Diyarbakırdan" diyordu . Evet haklıydı da....
              Mekiye'yi 7.hafta birinci yapan yine bir türkü idi . Karadeniz yöresine ait - Hey gidi Karadeniz - Hayde ile Mekiye haftanın birincisi olamanın mutluluğu ile uçuyordu .... Gerçi birinci olmasının ötesinde o sahnede olağan üstü bir performans daha vardı . Mekiye'ye Hayde'yi söylerken, Akademi'nin tüm öğrencilerinin çeşitli enstrümanlar ve vokallerle kendisine eşlik etmesi muhteşemdi ....O anda sahnedeki tüm gençler müziğin evrenselliğinde harika bir COĞRAFYA gibiydiler ... 
             İşte Türkiye haritası budur ... 
             Birinciliği sırasında duygularını : "Ben geçen hafta Kürtçe söyledim bu hafta Karadeniz yöresine ait bir parça söyledim belki haftaya İngilizce söylerim. Ülkemi insanları çok seviyorum. Ben kardeşlik istiyorum" diye dile getirdi ..
             Müzik dışında hiçbir kaygısı olamayan  bu gencecik kızın samimiyetinden şüphe etmeye imkan yok. Üniter algının tek anahtarı SEVGİ demeye çalışan Mekiye'nin şarkılarına kulak vermeli . Çünkü o ; şarkıları her dilden söyleyebilecek kadar cesur , sevgi dolu , samimi  ....
            Mekiye Sevim henüz çok genç. Türkü ya da Türk sanat müziği alanında eğitim almak istiyor.Onu gönülden destekliyor , hayallerinin gerçekleşmesini diliyorum .
Amin dediği dualara bende Amin diyorum.
          Kardeşlik, barış, eşitlik için sadece sevmek gerek . Seni çok seviyorum genç Mekiye ...
         ( Ji bo biratîyê, Ji bo aşitîyê, Ji bo wekhevbunê bitenê hez kirin divêt .Ez te pir hez dikim ciwan Mekiye .. )


Not : Kürtçe bilmiyorum . İnternetten bulduğum kadarıyla yazmaya çalıştım .Umarım tercüme hatam yoktur ....

19 Ekim 2011 Çarşamba

UTANIYORUM !!!


        Utanıyorum !!!!!
        Biz , sağlığında tanışmasakta  başka  mahalleden bir cenaze olduğunda , televizyon dahi  açmayan kültürün evladıyız .
        Daha dün 5 Polis , 3 sivil vatandaşımız şehit oldu . Sivilleşmiş bile demeye dilim varmıyacak kadar dünyasını  görmemiş , anne karnında PREMATÜRE şehidimiz var !
        Ve bugün :  19 .Ekim. 2011! Cenazeler daha toprağa verilmeden Çukurca’dan acının katmerlisi geldi.26 Şehit …. Utanıyorum hem de çok utanıyorum ….


Acıyla  cayır cayır yanan O anneye , O babaya , O kardeşe , O evlada , O eşe , 
O  ŞEHİT 'e  Mahcubum !  U-TA-NI –YO – RUM !!!
              Habur’dan girişi bugün  lanetliyorum .  
              Çözüm ‘’ Vatan Sağolsun ‘’ demekmidir ?
             ‘’Seni helal etmiyorum ‘’ diyen şehit eşinin yüzüne bakacak halmi kaldı ? Varmıdır helalleşmenin bir yolu ? Nanköre helallik vermenin varmıdır mantığı ? Varmıdır bu lanet işin sonu ?  Sorumluların yakasına yapışıp hesap sormak istiyorum .Kendi yüzüne bakamıyorum.Gözümün önüne acı haberi alan O annenin görüntüsü geliyor . Yüzümü ellerimle kapatıyorum . Kendi yakama yapışıp kendimi boğazlıyor ve çok ama çok utanıyorum ! 
            Her şehit  vicdan plasentasında  ANA KUZUSUDUR …
            Şehitlerimize rahmet , ailelerine sabır dilerken yerin dibine geçecek kadar çok UTANIYORUM ! 
            Bugun Türkiye’ de yine yangın var . Ve asıl ateş düştüğü yeri yakar ! Sözün bittiği yer ! NOKTA ! 

MAVİ BİR BALON - '' ZEKİ MÜREN ''


           
         Simdi daha da iyi anlıyorum . Torunu olarak DNA nın bana hizmetini ... Ahhhhh kurnaz ama bir o kadar naif anneannem ,ortalığı nasıl da idare edermis .
            Kimsenin aklına gelmez ; ‘’ Fuar da  MANOLYA  gazinosun da  Zeki Müren’ i keyifle izlemek için bizi ekarte etmenin su fettan yolları :
           Kardesim ve ben zaten sabahın köründe kalkarız . Ama anneannem bizi operasyon  gunu daha da erken kaldırırdı . Hafızamda ki ilk sabah ezanları sesi o gunlere tekabül eder .
         Bize  Hızla ve hayrete şayan yumsaklıkla kahvaltı ettirilirdi. Hatta geleneksel olan ‘’ cayı sakarca peynir tabagına devirme ‘’ otomatigine dahi kızmazdı.
 Cocuk aklımla bir anormallik hissederdim ama durum işime geldiginden fazla kafaya takmazdım . Cunki gune erken baslamak demek sokaga erken cıkmaktı .
        O gun delicesine sokakta oynar ve asla öglen uykusu iskencesine maruz kalmazdık .
        Tabii aksam üstüne dogru bizimkilerde hazırlık baslardı . Annem kafada bigudilerle  , teyzemin sacına masa yapar , ortanca teyzem bayram ütüsü kadar titiz giysi ütülerdi .
      Bir telas ki sorma gitsin………
      Tabii ancak cefakar kadın anneannem ; süratle yenecek aksam yemegi hazırlagındaydı . Evde ki kokoş  kadınların :
 - Aman anne kızartmanın yogurduna sakın sarımsak koymaaa kokmayalım ..
 Uyarısına aldırmaz basardı en lezzınden sarımsagı ….
Ama o arada :
-Kızlar benimde Bursa da gelinin aldıgı eşarbımı üteleyin haaa …. Diye de nadide emirlerinden birini verirdi :)

      Telaş arasında dedemler , dayımlar gelmis . Bigodili annem maşrapa ile onlara su dökmüş , ve onlar coktan temiz pak sofraya oturmuslardı…..

      Sokakta cocuklarla kurdugumuz oyunun  en atesli yerinde  ismimi haykıran bir cıglık ortalıgı inletirdi .

      Tabiki bu mutfak penceresindeki anneannemdi . Artık nasıl heyecalıysa sesi bile tanınamıycak kadar cırtlaklasmıstı .

       Bu durumda ben iyice durumdan emin olurdum . Evet bunlar bizi uyutup bu gece Fuar'a kacıcaklarrrrrrrr….Yermiyim ????

     Butun yara yerlerimi kasti olarak en acımazından lifleyen teyzeme sefkatsizlik degil ama obsesyonla hala daha suclarım . 

    Bu obsesif iskencenin ardından sofraya otururdum . Ama gulmekten yemek dıyemezdim . Cunki pantalonu kırısmasın diye masadaki tum erkekler donla yemek yerlerdi . Buyuklerin bunu anlayısla karsılamasını simdi anlıyabilirim . Ama o an ki ben buna katıla katıla gulerdim .
       Gulmekten dogru dürüst yiyemediğim yemek yerine annemden okkalı bir samar zaten tokluk hissi uyandırırdı .
      Telasla yenen yemek biterdi . Hızla  sofrayı bir tek anneannem cabbarca toplardı .
      Evin kokosları duvardaki aynanın onunde ; tek bir tane olan ruju surme telasıyla itisip kakısmaktaydılar  . Son anda surulme nedenı ise rujun kalma süresini  uzatmaktı . Hepsinin dudaklar pembe mi desem kırmızı desem ne desem?Garip bir renk alırdı . Bu rengin ismi hala konmadıgına eminim  …Ve hepsi aynı renk dudaklarla mezuniyet torenı kızları gıbıydı … 
      Zavallı kardesim  bize bir sey deklare edilmediğinden oylece kosede otura dursun , kaos sırasında fark edilmeyen ben coktannn hazırdım  bile …Dolabı acmıs bayramdan kalan beyaz elbiseyi ustume gecirmis ve kapının onundeydim .Aslında kardesime caktıgım bu durumu soylesem , o da benden cesaret hazırlanacak dıye de isime gelmezdi . Cunki ikimizi birden bu Turk Sanat Muzikisi asıgı Elit gruba kakalamak zor olurdu .Hem zaten o boyle durumlarda uyuyakalır,azarı da ben yerdim...
       Bahcedeki camasır ipinden  alınan ögretmen marka anneannemin muz corapları giyildiği anda herkes kapıda demektir . Bir yere gidilcegi vakit o coraplar hep son nokta olurdu . Akabinde dedem ‘’ Vira Bismillah ‘’ der  kapıyı kitlerdi .
 Ve işte evden cıkma anı ….Dedem vira bismiiiii dedi ..Durdu :
       -        Cocuklar nolcak ???
Anneannem :
   -        Mihriye Hanımlara bırakıcaz .....
Hahahhahhahaahhah siz oyle sanın …
         Iste  bu operasyon icin bize donuldugunde daima klasik sahne ve O ezber replik:
Hep bir agızdan ,  bendenizi kastederek :

AAAAAAAA BU YINE GIYINMIS CIKMIS, KIM AGZINDAN KACIRDI …..
          Diye birbirlerini suclardı …
         Sonucta kardesim Mihriye teyzelere bırakılır , bense gunduzden ayarlanmıs damalı Chevrolet takside dedemin kucagına çoktannnn kurulmus olurdum...
        Araba, pür telas rujunu yalayan , etegim kırısmasın dıye poposu hava da giden , ve annemin her bigudi sasırında kafasında unuttugu pensi toparlama panigi ile gazlardı ..
        Fuar ın  Basmane kapısına gelindiğinde ; bu deli alana girmek icin km ler ce uzun kuruga girmeli ve bilet almalıydı . Ama bizim lüksümüz dayımın bunu gun içinde hal etmis olmasıydı . Bir biletsiz bendim . Ama benim de yasım itibarıyla free avantajım vardı.

       MANOLYA Gazinosu kapısında ise bizimkilerde heyecan tavan yapmış durumda , adeta düğünü olan gelin gibiydi . Bilet numarasına denk gelen sandeyelere oturdugunda ise ben zafer sarhosu olurdum.Tabii giysileri kırışma endisesinden dolayı annemin degil , anneannemin kucagında...
        Sahneye  program basladıgında bilirdim ortamın en şen ailesi yine bizimkiler olacak . Oyleki benim gibi arızayı unutacak kadar ………
        Isıklar yanar ortalık yuksek muzıkten yıkılırdı . Ersen ve Dadaslar ‘ ı dedem bile ayakta alkıslamıstı o gece …
       Ve ve ve ve işteeee ! Zeki MÜREN …
        Ahalinin tamamı nefeslerini tutmus , sahnede tek ama bir dolu kalabalık gibi gorunen   Zeki Bey i  hayranlık otesi izlemekte ….Bense saşkımdım . Kossssskocaman  6 yıllık  ömrümde  ilk kez uzaylı goruyordum .
O atmosfer de  adeta  yuksek konsantrasyondan ancak elementler gecisler yasıyor olurdu.
Uzaylı olduguna kesin emindim . Hem elbisesinden hem de bu muhtesem aurasından dolayı …
        Bu buyuk sanatcı kostüm degistirmeye gittiginde saz heyetinin fasılıda cok akılda kalıcıydı dogrusu .Yine sahneye Zeki MÜREN gelince bu kez hareketli sarkılardan bir repertuar sergilerdi …
        Rast makamının o unutulmaz şarkısın da anneannemin kucagındaki BANA dogru yönelmez miiiii .....
       AMANINNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNN !!
       Bizimkiler o an insanın maymundan geldiginin düpedüz kanıtı …
      Hafifçe egilip yanagımdan kesme aldı . Sarkının nakaratını gozlerime bakarak okuyup sonra yanaktan ikinci kesme ….
     ‘’  Aglama deymez hayat , bu göz yaslarına …’’
        Aksam kızartma yogurdundaki sarımsak vesilesi ile anneannem azgını burnunu elindeki mendiliyle kapatmıstı . Zeki Müren e sarımsak kokmak olacak iş degildi .  Yuzunde acık kalan tek yer gozleri , gulumsedıgınden Çin'li gibiydi .Sag ve sol yana yayılmıs aile fertlerim ise tam bir pişmiş kelle edasındaydı ….
       Muhtesem , büyülü sahne programı biter , gazinodan cıkılırdı . Tabii Zeki Müren in yakınlasma olayına vesile olan bana balon ödülü sarttı .
 İlk baloncunun onunde duruldu . Ve baloncuda bir tek kalmıs acıkkkk ve hiç gorulmemis bir tondaki mavi balon bilegime baglandi ….
       ‘’Ama kardesime deeeeeee ! ’’ ısrarımla diğer bilegimde en cart yesilinden  diger balon …
        Artık yetişme  telası olmadıgından Çankaya meydanındaki dolmus duraklarında rahatca kuruga girilirdi . O sırada bende kı son durum : kendi balonumu coktannn kacırmıs . Kardesiminkine caresiz tamah eden boynu bukuk haldir …
       Tastamam fosforlu  mor aydınlatmalı , son ses müzik yayını yapan dolmusa binilirdi . Dedem daha 1. duraga gelmeden soföre 
     -        Evlat be kapayıver sunu . Daha kulagımızın pası yeni silindi ….
         Meraklı dolmus ahalisinden biri 
      -        ooo Kemal abi Zeki Müren den mi ???…
 Demese catlardı sanırım ….
         *******************************************         
          Bugun hala dusunurum. Sankı cocuklar sarımsak kokmaz mı ? Aslında o sarımsaklı yogurdun en boca edilmis halini esas ben yemeseydim sarkının tamamını bana bakarak soylermiydi diye :


    Hayat sarap gibidir , keder de var nese de ……
    Ömür cicek kadar narin , bir gün kadar kısa ……..
    Aglama deymez hayat bu göz yaslarına ...
*********************************************
         Vefatına son derece uzulmus ama yine de Sahnede ve İzmir de olusuna asla sasırmamıstım …
     Zaten bilegimdeki enteresan mavilikteki balona da bir daha hicbir yerde rastlamadım …Kim bilir hangi semalarda ucmakta? …….
AGLAMA DEYMEZ HAYAT BU GOZ YASLARINA ……..
_ Zeki Müren de  bizi  görecek mi? Elbette ve artık hemde sonsuza dek …………

     




17 Ekim 2011 Pazartesi

SANAL GÖBEK ATMACA ...



EĞLENCE REALİTESİ (1): ÇAKTIRMADAN EĞLENİYORUZ ....    



     Günümüz insanoğlunun problemi olan zaman ve buna karşılık yalnızlık duygusudur . Haklı olarak öncelikli  özlemlerimiz  , kendine vakit ayıramama olarak  betimlenebilinir. Yoğunlaştırılmış , kompartımanlaştırılmış hayatın içinde rahatlamanın tek alternatifi ise Telekomlükasyonun sunduğu ürünlerdir . Haberleşme denen olayın artık sınırları çoktan aşılmış, online dünya haberleşmesi gündeme oturmuştur. Özlemin doygunluğa ulaşılması ise hiç bıkılmayacak sektör olan EĞLENCE  ÜRÜNLERİNİ destekler.
        Gelişen teknoloji ile yeniden tanımlanan MEDYA artık bir YAKINSAMALAR değeridir . Kendi içinde rekabetin en üst seviyesinde bambaşka bir Pazar yaratımı söz konusudur . TİME Endüstrisi  başlıbaşına bir endüstri olmuş ve dünya ekonomik değerleri listesinde en başa oturmuştur .
     ‘’Telekom- Internet – Medya – Eğlence ‘’ bütünleşiği cihaz üretim sanayinin devasa rakamlara ulaşan cirolarıyla  çokta hayret yaratmamalıdır. Çünkü cihaz sanayiinin de üstünde rakamlar tastamam bu üründen adeta fırlayıp gelen Sosyal Medya siteleridir .
        Bir sosyal medya sitesinin xxxx milyar $'lar değere yaklaşan bilgisi : ‘’ sektörün ne kadar canlı ve hedefinin geniş kitlelere ulaşımda en güçlü yol ‘’ olduğunun net kanıtıdır .
      Yazılı basın ve görsel basının aynı anda tercih edilebilir olması aslında kişiyi memnun den özgürlük duygusudur . Edebiyat , Sinema , Müzik ve hatta oyun  içerikli takiplerinde aynı kanaldan yapılabilmesi eğlence adına son derece güzel yansımalardır . Zira sanattın en önemli kaygısı geniş kitlelere ulaşmaktır .
      İzleyici ( kullanıcı ) ile üretici ( sanatçı ) buluşmasının en global platfromda kucaklaşması reyting ölçümleme sistemlerinin de en baştan ele alınmasını gerektirecektir . Reklam veren kurum ve kuruluşlar en çok izlenme tanımındansa , en çok tıklanma tanımına sanırım artık alışmaya başladılar .
     Ancak bu kadar yüksek ciro ve çok daha geniş kitlelere hitap etmek ‘’eğlence’’ kavramına teknik misyonlarda yükler . 3 Boyutlu görseller , Renk ve Görüntü kaliteleri bu digi dünyanın uyumunda olmalıdır . Markalaşmak adına ürününüzü artık nerede yayınladığınız değil nereden duyurulduğunuz , hangi sosyal paylaşım sitesinden ilan edildiğiniz son derece önemli göstergedir .
  Örneğin: Facebook ta paylaşılmadıysanız , marka değeri değilsinizdir . Bu son derece ciddi bir iddia olmakla beraber Facebook Sosyal Paylaşım sitesinin cirosu düşünülünce ; iddia değil hatta gerçektir .Yada bir haberin sadece haber sitesinde yayınlanmasından öte twitter da ne kadar retweet edildiği dikkate alınmaktadır .
      Bu ve benzeri siteler Eğlence tanımlı siteler olmakla birlikte işte bu mantıktan hareketle Eğlenceyi en baştan tanımlamaktadırlar.
      Sektördeki dinamiklerin  birbiri içine geçen ürünleri ayrıayrı satın almaktansa tek bir yada iki şirketten tüm ihtiyacı gidermek hizmette bütünlüğü yakalamışlık sağlamaktadır . Gelir gider kontrol , kazanç mekanizmasının potansiyelini artırmaktır .
     Rekabete dayalı ticari anlayış bu yolla kaybettiği nezakete tekrar kavuşacaktır.Sadece bir gazete , sadece bir müzisyen , sadece bir tiyatro eseri, sadece bir oyun vs değil aynı zamanda ticari değerler algısını barizleşecektir . En pahalı web sitesinde yer almak artık bir marka üstünlüğü sıfatlanmasıdır .Tüketiciye en hızlı geçebilme yolu ise bu sitelerde boy göstermekle doğru orandadır .
     Çok güncel bir örnek : Bir çok kitap yerine bir iPad almak hem okuyucunun hemde yazar – yayınevi karıdır . Telif haklarının kontrolsüzlüğü , yarattığı mağduriyet düşünüldüğünde bu yol etik yaklaşımla hukusal kaossada çok net çözümdür .
     Eğlence algısının değişimi teknolojik hızla başa baş özelliktedir . Zenginleşip gelişimi ise ürünü doğru hedefe tanıtıp , akılda kalıcılığı sağlamak , ulaştırıp satış gerçekleştirmektir. Öz haliyle platfrom digi ama amaç aynıdır . İnsan hayatını kolaylaştıcı ürün satmak ve para kazanmak . Üstelik görsel , işitsel ve yazı hafızasının tümünü kapsıyan bu yakınsamanın avantajları nerdeyse sonsuzdur . Bu yolla edinilen cirolar ve rakamlar gayet reel ortadır.
      İnsanoğlunun düşünce ve duygu hızına yetişebilme imkansızlığının sınırlarını zorlayan ve zaman zaman hatta bunu yakalayıp ötesine geçen bu teknolojik hayal dünyası , ticari bir hayal olmamanın realitesidir aslında.Eğlenen kitle tastamam müşteri hedef kitledir .
    Kabul etmeli ki, Home Party de yanlızlığı seçenler asıl çaktırmadan eğlenenlerdir . Öyle degil mi ?

15 Ekim 2011 Cumartesi

İNADINA '' BEŞİKTAŞ ''


                     Bizde tepki ONLINE demiştim . 
               Ahhhh Ahhhhhh Beşiktaş .... Benim gibi bir Dişi Kartal' a bu yapılırmı ? !!!! Hem de , kızlarla dışarı çıkmaya keyifle hazırlandığım , bir Ctesi akşamım sayende mahvoldu ! Furkan ve Troisi ' nin golleriyle Kayserispor'a 2 - 0 yenilmenin etkisi kabusum gibi ! TEKNİK DİREKTÖR: Carlos Carvalhal ' a özel bir mesajım yok . Sonuçta futbol bu , her kafadan ses çıkacaktır .  Tekniğin - taktiğin polemiği bitmez . Beni de yorar .

                  Ama Fi- Yapı İnönü Stadında asıl olanın FUTBOL denen endüstrinin tadının kaçtığı ne kadar da hissediliyor olmasıdır . Hoş kameralar Şükrü Saraçoğlu'na da dönse aynı , Türk Telekom Arena stadına da dönse aynı memen tatsızlık .Türk Futbolunun üzerinde dolaşan karabulutlar hepimizce malum . Sevimsiz günler yaşanılmakta ...Stad isimleri futbolun tadını değiştirir mi ? Ehhh buda bir teori .....

                Çarşı Grubu agresif diyenler halt etmiş . Var mı ÇARŞI kadar duygusallı ?Geçen hafta annesini kaybeden Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için pankartlar açıp başsağlığı dilediler. Ve tabii Kayserispor'un genç kalecisi Gökhan'ın Babasını da unutmadı . Açılan pankart ile maç sonrası hüngür ağlayan Gökhan ile duygulanmamak mümkünmü ? Helal olsun Çarşı Grubu Candır....

          İbrahim Toraman'ın Kayseri kalecisi Gökhan'ın yumruğuyla burnunun kırılmasına çok üzüldüm . Guti'nin süpriz gibi ilk kez hemde ilk 11 ' de görünce alkışlamama engel olamadım :) Sezarın hakkı Sezar'a sahanın yıldızı Amrabat'tı kabul .
              Kayserispor maçını beklemeden 10 milyon TL'yi futbolcuların hesaplarına yatıran sayın Başkan Y. DEMİRÖREN bu skora ne dedi acaba ? Valla bence paranın ne önemini var mühim olan RUH değil mi ?Üç FB'li , bir GS'li kızlara hatta herşeye rağmen: Bu gece , Tam Şimdi, işte tam Bu AN ve Daima... Ayyyyy tutamıycam kendimi : 
Ölümüne BEŞİKTAŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞ ..


BEŞİKTAŞIMMMM SEN ÇOK YAŞAAAAA...

CANIM FEDA OLSUN SANAAAAAAAAAAAAA

HİÇBİR ŞEYE DEĞİŞİLMEZ , SENİN SEVGİN BU DÜNYA DAAAAAAAAAAAAA .....

İNADINA  BEŞİKTAŞ.......





Önemli NOT : Belki bilmek istersiniz : Kocam ,Fanatik Fenerbahçe'li .Bu durum;evlikte sorunmu yoksa değil mi ?Onu bir ara yazarım.Bu konuda uzman olduğumu iddia ediyorum . Şaka değil . Samimiyim ....

HİÇ KIVIRMADAN '' ZENNE ''



              Ben böylesi törenler de Tv karşısında heyecanlanır , gayet interaktif ve de gayet hiperaktif  bir izleyici olurum . Hele mevzu Sİ-NE-MA ise :) ....Hiç kimse yazmadan , hiçbir haber kanalına analizler düşmeden , kimsenin etkisinde kalmadan benim ilk duygum ............

              48 . Antalya Film Festivalin de 5 ödül alan '' ZENNE '' geceye damgasını vurdu . Tebrikler ...

             Film, ''Alman Fotoğrafçı Daniel, Zenne Can ve Doğulu muhafazakâr bir ailenin oğlu olan Ahmet’in arkadaşlıklarından yola çıkıyor. Aynı zamanda da 2008’de ailesine cinsel kimliğini açıkladığı için öldürülen Ahmet Yıldız’ın gerçek hikâyesinden... Yönetmen koltuğunda Caner Alper ve Mehmet Binay’ın oturdukları film, Türkiye’de askerden muaf olmak için eşcinsel erkeklere uygulanan prosedürleri merkezine alıyor....''
             Hikaye oldukça güçlü .Hele de kadına şiddetin konuşulduğu bu günlerde , HOMOFOBİK bir toplumda cesur bir film olduğunu düşünüyorum . Altı ana sanat dalının nerdeyse birleşiminin perdeye yansıdığı ,Sinema Sanatını sadece simülasyonlar diye algılayanlara tokat atmak bu olsa gerek .
           Sinemanın bu önemli gününde en sahiplenici mesaj GERÇEK BİR BABA' dan geldi .Hem de hiç kıvırmadan , eğilip bükülmeden samimice .....
            Ahmet karakterinin babasını canlandıran Ünal Silver : "Bu ülkede bazı anne babalar, katil çocuklarını bağrına basıyorlar, eşcinsel çocuklarını öldürtüyorlar veya öldürüyorlar . Benim kızım eşcinsel. Anne babalar, çocukları eşcinsel oldu diye niye üzülüyor, anlamıyorum. Benim çocuklarım kanser olurlarsa üzülürüm. Bir oğlum, bir kızım, iki gelinim var. O nedenle o babayı anlamak benim için zor oldu." dedi ....
            Oyuncu Ünal Silver'in '' kızının eşcinselliğine yaklaşımını çok İNSANCA buldum. Çok kişi için kabul edilmesi o kadar da kolay olmayan bu durumu O , ''Sevgiyle '' bağrına basmış,sahiplenmiş ...Baba şevkatiyle cinsiyet ayırmamış.Bravo ... 

           Buarada Zenne’nin çekilebilmesi için Kültür Bakanlığı’na yapılan destek başvurusu “çekilmeye değer bir film değil” denilerek geri çevrilmiş. Gündeme bakınca şimdi bu durum pek manidar gelmedi de değil :)
          Zenne ' nin vizyona girmesini merakla bekliyorum .
          Fakatttttttt itiraf etmeliyim ki , heyecanla beklediğim film NAR . Yönetmeni Ümit Ünal ile aynı okuldan mezun olmam hatta heyecanımı arttırmakta . Dilerseniz buna duygusal yaklaşım deyiniz .Yönetmen Sinemasına inanan benim için NAR : Merak ve bir o kadar kocaman heyecan ....Gece de Altın Portakal "Kadınlar Jürisi Özel Ödülü" alan  '' NAR '' gişen bol olsun ....
         Gecenin organizasyonu için ; kırıcı olmamak adına fazla birşey söylemek istemem .Vasattı deyip sustum!
         Sinema daima candır ...............

13 Ekim 2011 Perşembe

Otomotiv OUT - '' New Media '' IN







             İnternet Medyasının yani Yeni Medya düzeninin toplumlara etkisini şöyle bir köşeye koyalım . Hatta Arap Baharı konuşlanmasına hiç değinmeden bir de şu açıdan bakabilirmisiniz lütfen ?
             Medya endüstrisi en bilindik Murdoch örneği üstünden verirsek ; 2009 yılın da News Corporation Group toplam değeri 53 milyar doların üzerindeymiş.Murdoch'un günümüzde durumu hepimizce malum .... Neyse şimdi konumuz o değil .
           Aynı yıl Volkswagen,ulaştığı 370 milyar $ lık piyasa değeri ile ABD ' li Exxon Mobile'i geçerek dünyanın en değerli şirketi koltuğuna oturdu. 2010 'da Exxon Mobil son bir hamle yaptı ve tahtına yeniden geçti . Bunlar son debelenmelerdi .
         Ancakkkkk Wall Street’te son günlerde yaşanan çalkantıların ardından durum değişti ve piyasa değeri 337 milyar dolara ulaşan Apple, az farkla, piyasa değeri 331 milyar Dolar olan Exxon Mobile’in tahtını elinden aldı. '' Yeni Medya '' endüstrisinin toplam rakamları henüz verilendirilmemiş . Fakat yan sanayi diye niteliyebileceğimiz ; Facebook 50 milyar $ Twitter 10 - 15 milyar $ 2010 yılı değerlerinden bahsediliyor .
         Anlaşılan uzun yıllar da yan sanayii oldukça bol bu endüstrinin eline kimse su dökemeyeceğe benziyor.
         Daha yenilerde koskaca tv kanalı olan , Star Tv 325 milyon $ fiyatla Doğuş grubuna satıldı .Yine koskoca Milliyet Gazetesi 47. 96 milyon $ değer biçilereek , satışı gerçekleşti.


         Hiyerarşinin yerle bir olduğu '' yeni medya '' düzeninde değerleri evrensel düzeyde algılamalıyız.


        '' Arap Baharı '' rüzgarlarının bu kadar kısa sürede diğer kıtalara yayılımı aslında çok şey söylemektedir . Sadece yan sanayii diye nitelenen Facebook üstünden ; Grupların , intenet aracılığı ile yazan Blogger'ların devrime öncülüğü Konvansiyonel medyanın pabucunun çoktan dama atıldığı gerçeğidir .


         Rakamlara bakarsak '' yeni medya '' = '' yeni endüstri '' demek değil mi ?


        Wikileaks bu endüstride yan sanayi değil mi ? Klasik medya bunu haber - analiz yapana kadar geçen sürede o mevzular eskimiş olmadı mı ? Herkes anında kendisi değerlendirip ,analizini yapmadımı ? Gecenin körü , Atı alan Üsküdar'ı geçmedi mi ?


        Yeni medyanın kraliçesi olarak adlandırılan Huffington Post'un kurucusu Arianna Huffington 2005 yılında 1 milyon $ a kurduğu HuffingtonPo ' yu 315 milyon $ karşılığında , 2011 de AOL sattı . Siteyi incelediğimzde '' yeni medya '' anlaşıyışına uygarlanası bir biçim - şablon olduğunu görürüz . Fakat yine de Kapitalist Medya anlayışı burada da pek aklanamamıştır . Yaratıcı ve sektörel anlamda iyi bir fikir olmakla birlikte , işleyiş ve gelir dağılımı konusunda sömürme eylemine engel olunamış olduğu nettir .


       Milyarlar alan köşe yazarları yerine 250 ye yakın Blogg yazarları kullanan Huffington şimdi bir tazminat davasıyla karşı karşıyadır .


       Nisan ayında, sitenin eski bloggerlarından Jonathan Tasinis, 315 milyon dolara AOL’e satılan siteye dava açtı. Tasinis, “Huffington’un sömürdüğü modern köleler” dediği 9 binin üzerinde blogger için 105 milyon dolarlık tazminat talep ediyor .


       Haklı yada haksızlık tartışmasını bir kenara bırakırsak , bu konunun kaynağı '' Yeni Medya Endüstrisi '' nin henüz yenilikten kaynaklanan sistemsizliği , sömürüsü diyebiliriz .


       Huffington’un Tasinis’e cevabı ise basitti: “Yeni medya bu şekilde işliyor. İnsanlar, yazıp çizdiklerini paylaşmak ve görünülür kılmak için bir mecra arıyor, biz de buna vesile oluyoruz. ''


        Siyasi ve Ekonomik faliyetler toplum tarihinde hep yeni sayfalar açmıştır .Yeni siyasi ve yönetim anlayışları , rejimler , kitle göçleri gibi toplumsal hareketleri tetikleyen unsurlar aslında endüstrilerdir . Yukardaki kaba taslak rakamlara bakınca ''Yeni Medya Endüstrisi '' , Otomotiv sektöründen daha iyi bir yatırım olduğu net değil mi ?
      Şimdiye kadar bir çok ülke otomobil sektörün de yapılabilecek hemen herşey yapılmış diyebiliriz .Bu durumda otomotiv endüstrisi doyma noktasına gelmiştir . Göçleriyle , yatırımlarıyla doyuma ulaşmış bir endüstri alanında biz niye tekrara düşelim ?


        Huffington’un Tasinis'e ifadesinden aldığım fikir ise her yeni sektör , aynı zaman da Yeni REJİM Anlayışı demektir . Yatay - Eşit - Özgür Dağılımlı Tam Demokrasi şimdi yeni endüstrinin rejim getirisidir .


        Olağanüstü rakamların döndüğü internet medyasında henüz tek bir MARKA yoktur . Yeni Endüstri için Bloggerlar da , Sosyal Paylaşım siteleride sadece besleyici yan sanayidir .


       Belki de dünya da ilk kez bir sanayi alanı kurulmadan , yan sanayisi kurulmuş bulunmakta . '' Yeni Medya Sanayi '' ilk marka niye Türk orjinli olmasın ?


        Rakamlara bakarsak ekonomik anlamda hiçte fena bir Endüstri değil :) . Siyasi algıya gelince Online ve Özgür bir Sanayiye kimin itirazı olabilir ki ?


         Dünyanın en trend yatırım alanı '' MEDİA CONVERGENCE '' fikirleri ve uygulamasıdır . Konvensiyonel medyanın baskıcı pespaye anlayışındansa ilk kez media convergence  işleyişiyle '' YENİ MEDYA ''  her kanaldan  '' HENÜZ MARKASIZ AMA TEK '' başına zafer kazanmakta ...Artık her insan başlı başına Yeni Medya Endüstrisinin  yan Sanayidir  ....
       '' Yeni Medya Endüstrisi '' İnsana yapılmış en güzel yatırım değil mi ? Her birey bu anlayış ile bir ''yan sanayidir ''...

12 Ekim 2011 Çarşamba

KADININ '' DEĞİL '' DEĞERİ GÜNÜ




                                      ~(~kadın ) = KADIN
         Herkesi  protestoya davet ediyorum . Hem de bir kadın olarak ! ‘’ Kadın DEĞİL Günü ‘’ öneriyorum ....Adeta bir kadın ISSIZLIĞI günü ...
       Bir tür  kadının degilsizlik hali . Kadının  ıssızlığa bürünüşü ...
       Hatta ‘’ degilsizlik etkinlikleri ‘’ önerilerim var .
       Çeşitli kadın grupları o gun otomatik yaptıgı hic birseyi yapmamalı . Ev kadınlari dibine kadar ‘’ degil ‘’ olmalı ! Hiç bisey yapmamalı . Varlığını  ‘’ Yok-Sun-Luk-La ‘’ bezemeli …
       Çalışan kadınlar : O gun hiççççççççç bir sey yapmamalı . Mesela Hostesler servis yapmamalı . Sekreterler hiçbir telefona bakmamalı . Hiçbir kadın personel çalışmamalı. Kadın sarkıcılar hiç sarkı soylememeli ….Kadın ogretmenler tek kelıme  bisey ogretmemeli , Hayat kadınları o gun hiç çalışmamalı , Kadın yazarlar o gun tek satır yazmamalı …………. Vs vs vs vs ……….
       O gun ‘’ kadın degil ‘’ sizliği yasatılmalı . Tum temaslar dondurulmalı !
       Kabus gibi degilmi ? Hayat bir anda durdu sanki … Kadının  adeta bu Trak hali dört yanı sarmalı ..
         Onemli gün ve haftalardan pek hoslanmadıgımı soylemeliyim . Ama ihtiyaçtan doğan önemli günlere de arkamı dönemem . Mesela 23 Nisan Günü :)
        Malum gündemden dem vurulup ,  ‘’ degil ‘’ gunu  yasansa KADIN daha akılda kalıcı olmaz mı ? Bu sado -mazoist  yaklasımla asıl işkenceye HAYIR demek değil mi ? O çok manalı günlerde şehir meydanlarında yururken, tanımadıgım birilerince elime tutusturulan kırmızı bir karanfille ben kendimi ne kadar degerli bir kadın hissedebilirim ki ?Görmüş geçirmiş havasıyla kalantor -triple kasılan adam, bu sistem icinde ne kadar da yalancı degilmi ? İçimden hepsine : '' Yalancılarrrrrrrrrr '' diye haykırmak geçer  . Ohhhhh en azından simdi haykırdım , rahatladım .....
       Yalan ustune – hatırsız bir gosterise dayalı tum anlayıslardan nefret ediyorum , samimi bulmuyorum !!!!
        Esasında hakkı verilmemiş gösteris gunlerinde , asagılandıgımı dahi dusunmekteyim . Emek olmadan İNSAN olmaya imkan varmı ? 1857 de fabrika direnisinde ölen kadınların anısına saygım sonsuz . Ama  onlar yy lar once  :
      ~(~kadın )---- Değilin ( değili Kadın ) = KADIN
       Ölü kadın da KADIN degilmi ?
      Her turlu siddet toplumun kabusu değil mi ?En agırı ise gozune baka baka yalan soyleyen tiksinçççççççç  palavralar degılmı ? Hayatın ta içinde  ‘’ kadınlara saygım sonsuz ‘’ diyen corapsız , damarlı kalın bilekliler  felaket yalancı degilmi ?
      Kadının   '' degilsizliği ''  olmalı . Hem o tarihte karanfil kabusu yerine papatyalar daha dogal ve normal degılmı ?
      Sessiz ‘’ degilsizlik ‘’ konusmaktan daha etkin , daha akıllarda kalıcı degil mi ?

      Susarak duran kadın simdi kadın degilmi ? Kadın yeterli degilmi ?Sistem içinde akan zamanın ruhunda degilsizlik ‘’ DEĞER’ değil mi ? Bu bir tuzak degilmi ???????????
     Ölü bir kadın şimdi SAHİCİ değil mi ? Ölüm gerçek degil mi ? O fotograf ve sonrasın hızla alınan kararlara bakınca ÖLÜ BİR KADININ dahi yaptırım gücü ne kadar güçlü öyle degil mi ?
      Eskimiş pespaye sistemin demogojısinden habire kıvıranlar yüzleşsin istiyorum . Basta medya olmak üzre degilleserek bütün maskelerin düşmesini  gönülden diliyorum . Aslında bunun adeta AYNA algısından yaşanılmasını destekliyorum ....
      Degilin Degili   ~ ( ~ )    =  Yine kendisidir .... 
      Kadının değilinin değili = İNSAN değil mi ? 
      22 . KASIM 2011  Kadının İNSAN olduğunu vurgulama için uygun tarih degil mi ? 
      
 Not : Bilindiği uzre  ‘’ ~ ‘’ isareti ‘’ degil  ‘’ i sembolize etmektedir . Bu mantıktan hareketle degilin degili yine kendisidir …
Önermeler : ~(~p) = p Mantık ve  felsefe de hatta matematik lise bilgilerimde çok net   anımsadıgım bir formul . Degilin degili yine kendisidir .Orta Çag' da Aristoteles'in baslattıgı yöntemdir .