5 Ekim 2011 Çarşamba

MESELE MİMARİMİ ?






            En buyuk teyzem Bursa nın Yenisehir ilcesinde yasardı . Enistem oranın tanınmıs esraflarındandır .
Cocukken yazları bu sirin kasabaya cok giderdik . Oraya ait cok anım vardır .
          Fakat gunumuze uygun oyle onemli bir cagrısımım var ki , dillere destan olur .Mutahasıp diye tarifliyecegim bu kasaba esasında birbirini tanıyan insanların saygı olceginden kaynaklanan ozenler kategorilesmesiydi …
        Mesela ozellikle evli her kadın basortusu takardı . Renk renk Bursa nın Koza Han esnafından kocalar tarafından alınmıs ortuler gozumun onundedir .. Hele bir dugun , kına gecesi odlumuydu inanın bu basortuleri , verenda ustunden bakınca cıvılcıvıl renkler gokkusagını cagrıstırıdı .
Onden , yandan hafif sacları gorunen bu kadınlar gayette sıktı . Kuplarla , penslerle oturtulmus elbiseler giyerlerdi . Bazan ince ve acık renk pardesü gormuslugumde var .

        Grace Kelly nin eşarp takma anlayısını en iyi sekilde kendine yorumlayan bu kadınların sen kahkahaları kulaklarımdadır .
Kahve onunden gecmemek icin yolu uzatmanın ne demek oldugunu ben burada ogrenmıstım . Evet oyle bir yol vardı ….Ustelik Eglenceli idi ….
        Annem genc kızken ablasını ziyarete gittigi bu kasabada , daha eve varmadan suprizi bozan coccuklara hep sinir oldugunu anlatır . Cunki otobusten inip eve yururken dolambaclı yolu degil , cabuk ulamsak icin kahve onunden gecermis . Enisteme anında tabii haber ucarmıs . ‘’ Baldızın geldi ‘’ .. Enistem de cıraga 10 krs .. bahsisle eve yollar , ve cırak annemden once teyzeme haberi ucururmus ….
       Annemim bu kasabada efsane baldız olusu bana gore üç nedendendir . 1 ) Basına esarp takmayıp yine o yıllardaki moda olan bandanası 2 ) Arnavut kaldırımına ragmen Tığ topuk ayakkabıları ve 3 ) Inanılamaz sekilde bir ikiz kardesten daha cok Belgin Doruk ‘ a benzemesidir . (Yaşı benzemesin)

       Enistem nerdeyse kızları yasındaki bu baldıza asla basını buraya gelince ört dememistir . Aksine o kasabada herkes annem ve benzeri misafirlerin bu tarzda olusunu daima gonlunde agarlamıstır …  Teyzemlerin , benim oniki yaşlarıma dek ikamet  ettiği, bu şirin kasaba da mini sortla sokak top oynadığım hatıralarımdadır .. 
       Fakat simdilerde annem ve teyzemin sohbetlerinde ısrarla sahit oldugum mevzu sudur : ‘’ türbanı anlamak‘’ ….
Cunku o yıllar da türban bu kadar yaygın degildi . Kucuk ve mutaasıp , herkesin herkesi tanıdıgı bu kasabada basortu kullanma nedeni , kahve onunden gecmeme terbiyesi gibi bisey sanırım … Ama ya mecburiyetler ? Cok mecbur kalınıp hayat memat meselesi varsa kahveye de girilirdi. 
        Kayınvalıdesi kalp krizi gecirirken yalın ayak kahveye dalıs yapıp , kocasını cagıran Ayfer teyzenin hikayesi anında aklıma gelen ornektir …Ki tum kahvedeki erkekler Ayfer Teyzenin pesine takılmıs , yardıma kosmuslar ….Esarbı niye takmadın ?Demek boylesıne bır durumda mumkunde degildi elbette ..
       Simdi kafamı kaldırıyor ve etrafa bakıyorum . Basortusu goremiyorum . Yok olmus gitmis bu rengarenk kadın – erkek kafaları …
      Bu durumda ısrarla basortusu takmak yada takmamak tamamen ozgur irade diye  dusunen bendenizin kafası karısmıyor degil. Turban siyasimidir ? Yoksa yaşamın mimarisimi değişti ? Başım derde girerse,yardıma ihtiyac olursa , ölüm kalım meselesinde  hangi kahveye dalış yapacagımı bilemiyorum ? 
       Herkes özgürce basını istedigin renk ve sekilde baglayabilir . Istersen kahkulleri Yenisehir Kadınlar gibi dısarda bırakır , istersen hiç örtmeyebilir yada istersen hic sacını gostermeyebilirsin .. Mesele saç yada eşarpmı şimdi yani ? Bence değil . Asıl mesele hayatı nasıl algıladığımız . Ama hayat memat meselesinde kahveye dalıs yapma ozgurlugun ne kadar var ? Nedir hayat memat ölçüsü ?Diye sormak isterim ……
     Simdi bu kasabanın adının YENİŞEHİR olması ne kadar manidar  degilmi?

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Canım benim seni okumak büyük keyif veriyor daima bana... Okurken yaşamak önemlidir benim için. Bu kadar hissettirdiğin için teşekkürler. Eline, kalemine, yüreğine sağlık...

Saliha dedi ki...

canım ellerine yüreğine sağlık. benim bu yazıdan anladıklarım 1) 10 krş başiş alan çırak tığ topuk ayakkabı giyen bir afeti devrandan daha hızlı hedefe varır. 2) baş örtüsü ve kafa örtüsü arasında ince bir çizgi vardır. 3) insanların saflara ayrıldığı. beriki, öteki, diğeri ve şunlar ile başlayan cümleler, laflar ve yazılar yanında böyle dolu dolu umut taşıyan yazıları yazan yüreklerin de mevcut. artık herkesin etrafında kalın kalemle çizdiği sınırları var ama ben eminim ki bu yazı bütün sınırlardan geçer. öpüyorum...

onlinederya dedi ki...

Cok sevindim . Saliha'ya binlerce tesekkurler . Demek ki yazı niyetini anlatmıs. Ve tabıkı sana da binlerce tesekkur ederım :) Yorumları dedıkodu yoluyla iletmek sahanesin :) Sevgiler ....