11 Mart 2015 Çarşamba

BEN HAFİF MEŞREP KADINIM VE HİÇ ''MÜSAİT'' DEĞİLİM...

    Ben Hafif Meşrep bir kadınım. Ama aslaaaaaaaaaa MÜSAİT değilim. Diyerek bu topa girmiş bulunmaktayım.
    Ve hemen açıklıyorum. Şöyle ki:
   Türk Dil Kurumunun ''Müsait'': Flört etmeye hazır olan, kolayca flört edebilen (kadın)!Tanımıyla sinirlerimiz bir hopladı! Baktım valla bu tanıma uymuyorum. Köken olarak Arapça bu sözcükle benim uyumum zaten zorlasam da olmazmış.
   Gel de şahsen KADIN olarak üzerine düşünme! Mümkün değil!
   Aynı kaynaktan hangi tanıma  uygunum merak ettim. Karşıt sözcük bulamadım. İngilizce de NOT eki gibi olumsuzluk belirten NA eki haline saldırdım.
    NAMÜSAİT :''Uygun olmayan, elverişsiz'' tanımı da asıl tanımla çelişir vaziyetteydi. Eee tabii Namüsait : Flört etmeye uygun olmayan, kolayca flört edilemiyen Erkek olacak hali yok ya :)
   Bu durumda sıfatsız, tanımsız hislerimle fena halde bozuldum. Ve aradım taradım buldummmmmmmmmmmmm :)

 
    Ben ben ben  ''HAFİT MEŞREP'' Kadınım. Oley oley yaşasın. Hem de yine Türk Dil Kurumunun, '' Davranışları, içinde bulunduğu toplumun ahlak anlayışına uymayan (kadın), hafif yollu...'' tanımıyla birebir uyumdayım.
    Bulunduğumuz toplumun AHLAK denen görece anlayışına bakınca, zaten uyum sağlamak mümkün mü? Ahlak Bilimini anlatan bir madde de şöyle diyor:  ''Belli bir toplumun belli bir döneminde bireysel ve toplumsal davranış kurallarını saptayan ve inceleyen bilim.'' Belli toplum, belli dönem miiiiii? Kesin hafif meşrebimmmm . Ama sizin bildiğiniz müsaitlerden değilim.Hatta hatta BEN KALENDER MEŞREBİM:)
    Fakat şu ''hafif yollu'' da  neydi? Ehhh elim deymişken onu da araştırdım. Hafif Meşrep'le aynı tanımda:)))
    Tüm bunları yaparken TDK'nin sitesinde dikkatimi çeken bir şey oldu. Sözcükleri tanımlayıp altta çok tanıdık isimlerin cümleleriyle örneklendirilmiş.
    Müsaite örnek: "Asla hissîliğe, ılık ve yumuşak duygulara müsait değiliz." N. F. Kısakürek'den . İyi de bu cümlede ılık ve yumuşak duygulara müsait değiliz deki O kolay kadın nerede? Özne kim?

    Hafif Yollu ise : '' "Kim bana bu sevdanın sonu çıkmaz olduğunu hafif yollu çıtlatacak olsa kırılarak karşı çıkıyor, çıtlatana düşman kesiliyordum." - N. Cumalı'nın satırlarından örneklenmiş.
Ki burada o kastedilen kadını bırakın, çokkkk sevdalı erkek var yahu :)

   Hafif Meşrep ise  bir cümle içinde örneklendirilmemiş!
  Tanımla, örnek cümlesi bu kadar çelişen kurumun durumuna üzüldüm. Derken o harika cümle NAMÜSAİT örneğinden geldi.
      "Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir." - Atatürk ....
   Laf bitti . Yazıda bitti. Sözcükleri bilmem onlar Türk Dil Kurumunda ...




     Not: Resim , Rus sanatçı Vladımır Volegov'a aittir.....
    
     



Hiç yorum yok: