24 Kasım 2011 Perşembe

ERTUĞRUL ÖZKÖK'TEN E-MAİL VAR ....

       Şimdi Ertuğrul Özkök ' ün  e- maillini sizinle paylaşıcağım .Ama ondan önce söylüyeceklerim var!
       Uzun zamandır bir  '' DÖNEK '' lafıdır gidiyor . Hatta önüne gelen birbirine isminden çok dönek diye hitap eder oldu . Artık nasıl bir döndürgeçse bu , döne döne başa geliniyor . Yani bir arpa boyu yol katetmeye imkan yokmuş gibi ! Merkez kaç kuvvetini hesaba katarsak aslında kimsenin döndüğü falan yok . Sadece MERKEZ neresidir iyi bilmek gerekiyor ....
        Kalbiniz ve aklınızın merkezini ortalayabilirseniz hiç sorun olmuyor . Sorun ortalayabilmekte ! Ortada değil or-ta-la-ya-bil-mek-te ! Yani denge de !  Etraftaki herşey bu kaldırgaçlı dödürgeçte dönüp duruyor.
         Oysa doğru yerde durduğun sürece doynkkkk diye çarpmazsın. Ki biz buna duvara toslamakta diyoruz :)
         Zaman hızla akıp gidiyor . Evet  bana '' özel '' bir mailli paylasıyorum. Üzerinden tam 10 - 11 ay geçmiş . Bu soğuk havada yine aynı seyi yapmayı planlıyorum.Yine üç film birden izleyeceğim. İlk George Clooney 'nin The Ides of March  .Bakalım bir seçim kampanyasındaki basın sözcüsü kendisini skandalın içinde bulunca neler oluyor ? Ama en çok George'yi merak ettiğimi itiraf etmekte sakınca görmüyorum :) 2. sırada : Allah'ın Sadık Kulu : Barla .Animasyona oldun olası sempatim vardır . '' Animasyon - hayali karakterlere '' bayılırım . Ancak gercekte var olan insanların animasyona dönüştürülmesine pek sıcak bakmasamda bu filmi izleyeceğim.Said Nursi 'nin bir çocuğun gözüyle algısımı ,yoksa bir kakalama varmı ? Ehhh merak ediyor insan . Ve arada yine bir yemek yerim . Sonra en sevdiğim seans . Son seans . Dedemin İnsanları - Çağan Irmak .İzmir Ege lezzeti , dokusu zaten beni doğal olarak çeker . Buna karşı koymama imkan yok :) Yani son seansta kendimi saatin geç olmasından değil , bu duygudan dolayı pelte gibi salacagım sanırım .  Ehhh birde malum bugun Cuma akşamı ritüelim:)
         Ertuğrul Bey yada bir başkası ile  yazışmamı yayınlamak çokta etik bir şey değil .Biliyorum . Üstelik amacım benim yazımı beğenmiş vurgusu üstünden hiç değil !Öyle olsa idi çok daha süslü sözcüklerle  iltifatlarla, dolu bir çok e-mailllını yayınlardım . Derdim bu değil . Ve benim böyle bir şeye hiç ihtiyacım olduğunu düşünmüyorum . Hele de o faşit hegemonya kafalı eski medyadan nefret bile edemeyen benim ! Hele hele şu son zaman da konvansiyonel medyanın pabucunun dama atıldığı inancıyla yanıp tutuşan '' yeni medya '' destekçisi bendenizin ....Yeni Medya düzeninde diz çökenleri gördükçe neredeyse göbek atmaktayım :) 
        Essek degiliz herhalde.Bu mesajlar elbette yazmak için motivasyondur.Ve  bana '' özeldir ''.Sadece bu sebepten tılsım kaçmasın diye de asla paylaşmam . Bunu da böyle biliniz lütfen .....
       Bu gerçekten iki kişi arasında bir private yazışmadır . Zaten kendisi de bunu bildiğinden ve bana'' haklı güveninden '' dolayı  gayet açık davranmaktadır . İşte tam bu noktada dikkatinizi çekmek isterim . Yazıyı değil neyi beğendiğine, mantığa  lütfen dikkat ediniz .Asıl önemli olan budur ! ..
          Paylaşmakta sakınca görmedim .Çünkü Ertuğrul Özkök 'ün dönek olmasına imkan yok! !Şimdi yazıya , bu tepkiyi veren adam nasıl bir kısır döngüde  ise dönek diyenlerde aynen O durumda ! Yani biz buna kısaca : KISIR KONVANSİYONEL MEDYA DÖNDÜRGECİ diyoruz .Birara avam  ifade ile  ayak oyunlarıda denirdi . Yani durdugun yerin merkez olmayısından dolayı kıpraşma hali .. 
         En azından  mesajı yazdıgı günden bu güne :  Ön yargılar , kinler , öfkeler , hainlikler vs dahil çokta bir şey değişmemiş.Ama dönürgeç kıpraşmakta ...
          İyi de acaba o değişmiş mi ???? Asıl soru bu işte ! 
          Bir atasözü ile : '' Öyle dostları var ki , düşmana ihtiyaç yok '' .. Yani döndürgeç dönüyor , onun dönmesini gerektirecek bir durumu yok ....Asıl kabusta bu! Dünyayı sadece o çember sanıyorlar .Yani kendilerini dünyanın merkezi sanıyorlar :) 
          Keşke keşke keşke akıl edip '' dönebilse '' ahhh  keşke ... Esasında şabalak bir durum :)
          Amannnnn neyse ne ...Sadece onu şimdilerde asıl '' sahici  '' buluyorum :)
          Şimdi ben savunuyor durumundayım gibi bir algı oluştu :) İyi de bunu gerektirecek bir hal yok ! Bir şabalak durumun savunucusu asla olamam !Olmam ! Bu kısır dödürgecin içine giremem ! Girmem ! Defalarca içimden red ettim ! Ediyorum ! Edeceğim ! Yeni dünyayı öylesine seviyorum ki . Tamda benim anlayışıma dönüştü . Mutluyum .... 
         Sadece diğerlerinin olamadığı  ''şabalak'' olmayı isteyebilirim.Kandırılan birinin yakınında olmak ne kadar yıpratıcıdır kimbilir ? Tabii kandıranlardan biri değilseniz :) Hele kandırılansanız daha kabus. Belkide bu kısr pespaye döngü tercihleriydi . Ama artık cümlemize  geçmiş olsun :)
          Görüşmeyip ,yakından  izlediğim kişi ... Çok umursanma hali ile umursanmama halinden ötürü kandırılması UMRUMDA biri .... Sadece bu .. 
           Filmler değişti , zaman geçti .  Emin olun kimse sinemada perdeye arkasını dönerek oturamaz . Ama gözlerini kapayabilir .Bu bir yanılgı  , halüsinasyondan ibaret .
           O dönemde ve şimdi dönek diye sıfatlanan iki adamında adaş olaması da manidar :) . Kötüler kaybediyor . Olaganüstü güzel tesadüfler merkezinde sağlam duranları mutlak yakalıyor . Sadece sabır .Duvara toslayanlar perde de durum komedisi oluyor . Emin olun  izlemeye değiyor.. 
         Riyakarlar varken dönmeye fırsatta yok !  Sadece kaldırgaçlı döndürgeç dönüyor. Bindik bir alamete de diyebiliriz :) Dönek dönek diyerek feci bir kısır döngü oluştu bilmem farkındamısınız ? 
        Ve iyiler daima '' iyi '' oluyor .....Valla lafı döndürmeden söylüyorüm : Ben iyi değil çok şükür SÜPERİM :) Bunu toslamadan , benden duyun istedim. Ehhhh tevazu da bir yere kadar:) Kardeşim dünya dönüyor ...
          İşte orjinal mail :

From: ....zkok@hurriyet.com.tr
To: derya@hotmail.com
Date: Wed, 19 Jan 2011 00:17:09 +0200
Subject: Yanıt:

Derya olaganustu seyler yaziyorsun gercekten.


Kimden: derya derya <derya@hotmail.com>
Kime:  .....zkok
Gönderme Zamanı: Wed Jan 19 00:17:04 2011
Konu:
HÜR ADAM - BİR GÜZEL HAYAT DÜŞLERKEN-EYVAH EYVAH
            Haftaiçi en tercih edilmeyen seans saatlerinde sinemaya gitmenin keyfi … Anlatılmaz yaşanır ve acil tavsiye edilir …
          ‘’ Derya Sinema Günleri 2011 Ocak ‘’ …. Eger fırsatım varsa mutlaka yaptıgım ve son derece zevk aldığım 1 kokteyl gündür . Sabah erken kalkar ve kendimi sinema salonlarının bulunduğu mekana atarım . Eskiden Moll – sinema kültürü olmadığından , İstiklal caddesine kendimi atardım . Bu şölen şimdilerde tek çatı altında olabiliyor . Eh bu durum kolaylık elbet . Seanslar arası koşturmakda  yaşlandırmıyor …
            Sabah erkenden kalktım . Ve kendimi böyle bir merkeze attım . Birbirini takip eden seanslardan 3 biletli bir gün aldım .
             1 . Bilet HÜR ADAM . Said – i Nursi  Filmi diye betimlenen bu film baştan yanlış ifade ediliyor . Sinema bir yönetmen sanatıdır. Film Sad-i Nursi  konu alan  : ‘’ Mehmet Tanrısever ‘’ filmidir . Sinemal anlatım – Kurgu konusunda beğendim . İçeriğine gelince bence filmin en önemli mesajı : Hurafelere inanan halkı bilinçlendirmek adına İslam Bilimi yaklaşımı . Yaklasım tartısılır – tartısılmaz . Ayrı !!! Filmi tarafsız izlemeyi tavsiye ederim .  Atatürk ve Sad-i Nursi sahnesi filmin bütününü değerlendirdiğimde herhangi bir sahne . Ancak çok tartışılır olması  fena halde bir önyargı . Tarihsel her kimlik çetışmaları günümüze yansıdığında aslında çokta değişimler olmadığını düşünüyorum . Fikir ve Düşünce  farklılıkları insanoğlu üstünde daima olacaktır . Bence farklı fikir tartışmalarında kollanması gereken tek nokta USLUP olmalıdır . Bu gecmis , buan ve gelecekte standartı belirleyen tek ölçüdür . Zira  konular O AN ın geçerli – gerçekleridir . Aksi halde zaman aşımını kim açıklayabilir ? Konu değişir , zaman akar …  Aaaaa bide başrol oyuncusu Mürşit Ağa Baş çok fotojenik . Yıllar once Kumsaldaki İzler tv dizisinde o yardımcı rolde de dikkatimi çekmişti . Donanımlı ve eğitimli bir oyuncu yolu açık – şansı bol olsun …On yargı ile filme gitmeyen  talihsizce bu oyuncuyu kacırır  . On yargı ile Kurtlar Vadısı vs vs vs  gidip oyunculuk sanatının yerlerde sürünmesine sahit olmakta aynı talihsizliktir .
           2.Bilet : Eyvah Eyvah 2 – Ata Demirel için kısaca sunu söyleyebilirim . Eyvallahhhhhhh … Çok eğlendim . Demet Akbağ ın oyunculuğunu konuşmak artık demode . Ama Demet in muhteşem fiziğini konuşmak kesinlikle trendi yakalamak derim . Sıcacık bir Körfez Kültürü . Şive ,müzikler , hatta yemekler bölgenin Kültürünü ayna gibi yansıtmış . Bu tür filmlerin yüksek gişe yapması ise vaktiyle KEMAL SUNAL sineması kavramının Türk sinemasına tartışmasız katkısıdır . 87  de film çözümlemeleri dersi ve  Prof.Dr . Oguz Adanır ın kulaklarını cınlattım .Tek tek bu filmleri repliklerine kadar bize ödev verdiğinde ettiğimiz intizarları , en azından ben kendi adıma geri alıyorum .Hocam Affedin …
        3. Bilet : Cirkus Columbia ‘’ Bir Güzel Hayat Düşlerken ‘’ . İykide bu filmi sona bırakmısım . Arada yemek yemeseydim . Kesin düşer bayılırdım . Enteresan bir film . Bir kere 7 ülke ortak yapımı fevkalede dikkat çekici . Alman , Slovenya, Sırbistan , Fransa , İngiltere , Belçika , Bosna- Hersek …. Senaryoyu yazan yonetmen olmanın hakımıyetı baska Danis Tavonic . Komünist rejim sonrası Almanya dan sürgünden dönen Divko , Hersek te o sürgündeyken peşinden gelmeyen karısı Lucija ile sitemleşmesi üstünden olaylar muhtesem anlatılmıs . 20 yasında oglu Martin ile baba- oğul ilişkisi kurmaya çalışan Divko nun iç hesaplaşması ve 1990 yıllarının basındakı Balkanlardaki savas – catısmalar …. Miki Manojlovik oyuncugun doruklarında … Kızlar susun susun  , kulagınızı yaklastırın fısıltım var : ADAM KARİZMA !!! Yasamıslıgının göstergesi , Gözaltı torbaları güven verici  ..Bayıldım …..
           
                   Aksamı , delicesine bir hazla etmenin sarhoslugunda eve dönerken aklımda kalan tek sey . Aynı merkezde 6 cep sinema salonu yani 6 ayrı film vardı . Bu kadar birbirinden alakasız içerikleri olan filmlerin aynı çatı altında sunmak harika idi . Armoni ikramı diye tarifliyeceğim duruma sevinmemek imkansız .
          Kültür = Yasam biçimidir . Her salonda bir yaşam biçimi vardı . Bilet alıp girmekse özgür tercihti benim için . Hiçççç sinemaya gitmeseydim cahilmi kalacaktım ? Tabıkı hayır ! Ama hiç suçum olmamasına rağmen  , eksik kaldığımı bilmeyecektim dahi..
           Hiç sinemaya gitmemek yada gidememekte  bir yasam biçimidir .Eleştirdiğim sunulan ile sunanın keşmekeşliğidir !
           Sinemayı , bu kültürler armonisini destekleyen sayın Bakan Ertugrul Günay ‘ ı kutluyorum . Ve hatta kendisinden Bakanlık bütçeli filmler konusunda daha bonkor olmaya davet ediyorum . Buara fena halde ‘’ Dönek ‘’ tartışması var biliyorum . Ama ben işin siyası – politik kısmıyla ilgilenmiyorum . Ustelik cevremde nerdeyse kimse de ilgilenmiyor . Başka başka kültürlerin varlığını kabul edebilmenin vicdanına tapınıyorum . Hrant Dink in ölümün 4 . yılı olan bu gunde ben bunu kafama fena takıyorum …
         Diyorum ya kültür bir yasam biçimidir . Yasamın taaa kendisini malzeme alan sinemayı çok seviyorum .Evrendeki her canlıya  kendi kültüründe iyi yaşamlar diliyorum …
*************
sevgiler ...iyi geceler ....
        
         

Hiç yorum yok: