25 Aralık 2014 Perşembe

ZERO MUSTAFA'NIN İSYANI: ''NE ÇEKTİK BEEE ŞU BAVUL'DAN''

 
 
 

         Memleket sanki otel lobisi. Bir bavul trafiğidir gidiyor. Kendimi Bellboy Zero Mustafa gibi hissetmekten alamıyorum :)

     





Yakın geçmişte Mehmet Baransu'nun BAVUL'u memleketin lobisinden geçiş yapmıştı.


    


 Daha dün de Rıza Sarraf'ın adamı Abdullah Habbani'nin altın ve banknot dolusu BAVUL'u aynı lobiden salına salına süzüldü. Hem de faiziyle...


        Wes Anderson'un muhteşem filmi Büyük Budapeşte Oteli'ni düşünmeden edemiyorum. İçinde ''Elmalı Oğlan Tablosu'nun'' olduğu BAVUL'u beklerken meraktan ölüyorum.



     Filmde ki şu replik birden zihnimde canlanıyor.
    ''Büyük bir servetin akıbeti söz konusu olduğunda, açgözlülük, insanoğlunun damarlarında zehir gibi yayılır. Amcalar, dayılar, yeğenler, kuzenler ve bilmem kaçıncı göbekten akrabalar.''

   Hayali ülke Zubrowka Cumhuriyeti'nin geçen hikaye baş döndürücü.''Masalsı Gerçekliği'' sıcacık. Mösyö Gustave - Sıfır (Zero) Mustafa'nın dostluğu birbirinden çok farklı insanların da sonuna dek güvenilir ilişkisinin hiçte hayal olmadığı duygusunu veriyor.



    Zaten yine o olağanüstü replik şimşek gibi çakıyor: '' Bir zamanlar insanlık olarak bilinen şu vahşi mezbahada hala ufak da olsa bir umut ışığı kalmış, görüyorsun değil mi? ''
    UMUTLA dolu BAVULU -  Sabırla Bekliyorum ...

Hiç yorum yok: